Açıkçası maçtan önce rakipten değil de Schuster'in inadından korkuyordum. İlk maçın ilk yarısında 5lik 6lık olacakken Quaresma'nın kişisel becerisi ve Hakan Arıkan'ın müthiş performansıyla 1-1lik skorla soyunma odasına gitmiş, ikinci yarıdaki oyunla galibiyeti kaçıran taraf olmuştuk. Oradaki kilit nokta Necip'in oyuna girip 2 ön liberoya dönmemizdi. Maç öncesi kadrolar gösterilirken baktığım 2 isim Ernst ve Necip oldu. İkisini de görünce rahatlasam da Holosko'nun, Zapotocny'nin, Delgado'nun ilk 11'de olması maça soru işaretiyle bakmam için yeterli sebepti. Özellikle Zapotocny'nin ilk 11'de başlayıp Ferrari'nin yedek kulübesinde olması oldukça can sıkıcıydı önümüzdeki günler için...
Maça iki takım da kontrollü başladı, daha sonra tur için gol bulmak zorunda olan Plzen yüklenmeye başladı. Bir iki pozisyonda araya atılan toplar sıkıntı yaratsa da defans kademeye zamanında girmeyi başardı. İlk maçta Quaresma'nın kişisel becerisiyle kazandırdığı penaltı pozisyonuna benzer bir pozisyonda -bana göre- Türkiye Ligi'nin en komple forveti Bobo rakibin faulüyle yerde kaldı ve rakip 10 kişi kaldı. İşler o andan sonra daha da kolaylaştı ve Quaresma Beşiktaş kariyerinin ilk golüne kendi imzasını taşıyan "trivela"yla imzasını attı. İlk yarının son dakikasında rakip maçtaki en etkili atağını yaptı. Ceza sahasında bomboş kalan rakibin şutunda Hakan Arıkan ilk maçtaki performansını devam ettirip devreye 1-0 önde girmemizi sağladı. İkinci yarıda da Quaresma şova, Necip ve Ernst dönen topları karşılamaya devam etti. Takımdan gönderilip gönderilmeyeceği tartışılan iki isim Delgado ve Holosko'nun golleriyle de 3-0'lık net galibiyetle tur geldi.
Bizim için maçın artıları; Schuster'in tek ön liberoda inat etmediği ve Necip ile Ernst'i beraber kullanması, Quaresma'nın yıldız psikolojisine girmeyip her topa basması ve hücumda oldukça efektif olması denebilir. Eksi yanları ise maçtan önceki son antermanda sakatlanan ve 6 ay sahalardan uzak kalacak olan Sivok'tan sonra ilk 11'in değişmez diğer stoperi İbrahim Toraman'ın da sakatlanıp sahayı terketmesi ve 3 hafta sonra geri dönebilecek olması, Delgado'nun, Holosko'nun, Tabata'nın savruk futbolu, takımdaki acil sağ bek ihtiyacı ve hiç bir şekilde sağ bek için transfer söylentisinin bile geçmemesi eksi yanlar olarak söylenebilir. Yarın bir sonraki tur için kura çekimi, haftaya da ligin ilk haftası. Kısacası transferlerin şekillenmesi, ak koyunun kara koyunun ortaya çıkması için son 1 hafta denebilir. Takımın öncelik sıralamasına göre sağ beke, orta göbeğe, kanatlardan herhangi birine ve forvete ihtiyacı var. Konuşulanlar doğru ise sadece forvete transfer yapılıp transfer kapatılacak. Şu 1 haftada yapılacak hamleler bu takımın ligdeki boyunu gösterecek. Umarım son bir çabayla sağ beke ve orta sahaya transfer yapılabilir. Gelenler gidenler netleştikten sonra daha sağlıklı bir değerlendirme yapılabilecektir...
6 Ağustos 2010 Cuma
4 Ağustos 2010 Çarşamba
Federico Giunti
"Takımla ilk antremanımdı. Tanışma faslından sonra, düz koşu ile idman başladı. Takımla birlikte düz koşuya katılan göbekli bir adam dikkatimi çekti. Malzemecilerin ya da masörlerin neden takımla düz koşuya katıldıklarını düşünmeye başladım. Düz koşunun ardından topla çalışmalara geçtik. Benim malzemeci sandığım göbekli adam topla inanılması güç hareketler yapmaya başlamıştı. Çift kale maç için ilk yelek kendisine verilince takımın oyuncularından biri olduğunu anladım. O kişi Sergen'di."
Fellik fellik orta sahaya Ernst'in yanına adam aradığımız şu günlerde aklıma düştü Türk futbol tarihinin ilk İtalyan transferi. Ernst ve Guti Tayfur-Giunti ikilisinin yakaladığı uyumu yakalayabilirse -hemen celallenmeyin aynı mevkide oynamadıklarını biliyorum- Beşiktaş orta sahada çok rahatlayacaktır. Ama yine de Ernst-Necip yanına bir yerli daha almak gerekmekte. Uğur İnceman kategori dışıdır. Gerçi Ferrari'yi göndermeye çalışıp Zapotocny'yi takımda tutmaya çalışan Bernd Schuster yarın öbür gün Uğur İnceman'ı da Ernst'i kesip ilk 11'de başlatabilir. Şaşırmayalım...
Fellik fellik orta sahaya Ernst'in yanına adam aradığımız şu günlerde aklıma düştü Türk futbol tarihinin ilk İtalyan transferi. Ernst ve Guti Tayfur-Giunti ikilisinin yakaladığı uyumu yakalayabilirse -hemen celallenmeyin aynı mevkide oynamadıklarını biliyorum- Beşiktaş orta sahada çok rahatlayacaktır. Ama yine de Ernst-Necip yanına bir yerli daha almak gerekmekte. Uğur İnceman kategori dışıdır. Gerçi Ferrari'yi göndermeye çalışıp Zapotocny'yi takımda tutmaya çalışan Bernd Schuster yarın öbür gün Uğur İnceman'ı da Ernst'i kesip ilk 11'de başlatabilir. Şaşırmayalım...
3 Ağustos 2010 Salı
Californication
Okulun bitmesi, sıcaklar dolayısıyla eve kapanma ve final dönemi bu sıcak yaz günleri için biriktirilen dizilerin, filmlerin birer birer aradan çıkarılması... Final döneminde Mete'nin önerisiyle indirmiştim. Diziye geçen hafta başladım. 12'şer bölümden 3 sezon bitmiş durumda. Bölümler ~28 dakika. Senaryo; yazdığı kitapla büyük bir başarı yakalamış ama şimdilerde yazma konusunda ciddi bir tıkanma yaşayan yazar Hank Moody'nin etrafında dönüyor. Yazdığı kitabın filme çekilmesi için Los Angeles'a taşınan yazarın hayatı eski karısı ve kızının da Los Angeles'da olması nedeniyle iyice içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Eski eş-alkol-uyuşturucu-kadınlar dörtgeninde geçen dizinin 4. sezonunun 10 Ocak 2011'de başlaması bekleniyor.
dipnot : Hastanız Pamela Adlon (Marcy Runkle)
dipnot : Hastanız Pamela Adlon (Marcy Runkle)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)