5 Haziran 2010 Cumartesi

The Lost Room

Final haftası saçma şeyler yapmak adettendir. Ben de üniversitenin son yılının son final döneminde bu adeti devam ettirmek adına 6 bölümlük mini bir dizi olan The Lost Room'u izleyeyim dedim. Her gün 2'şer doz alarak 3 günde diziyi bitirdim. Diziden kısaca bahsetmek gerekirse; 60'lı yıllarda bir motelin odasında garip olaylar oluyor. Bu olaylar sonucunda odadaki eşyalara değişik güçler yükleniyor. Bu eşyalardan herhangi birine sahip olan insan değişik güçlerin de sahibi oluyor. Günlerden bir gün o motel odasındaki eşyalardan birine bir polis sahip oluyor ve olaylar gelişiyor... Daha önce Austin Powers'dan ve Hitler: Rise of Evil'dan aşina olduğumuz Julianna Marguiles de Peter Krause ile başrolde. Öyle çerez niyetine bir dizi isteyene şiddetle tavsiye ediyorum. İzleyin, pişman kalmayacaksınız. İyi seyirler...

http://www.imdb.com/title/tt0830361/

2 Haziran 2010 Çarşamba

Neler Oluyor..?

Quaresma geldi, gelecek, gelmiyor. Mustafa Denizli, sağlık sorunu, futbolcuların maaş sorunu, kulüp tarihinde çifte kupa. TFF sitesinde sözleşme bitiş tarihi 31.05.2010. Bugün gelen haber Alman Bernd Schuster'le anlaşıldığı yolunda. İki de dedikodu; 1-Quaresma; Mustafa Denizli'de kim, onun olduğu takıma gelmem tarzında birşeyler (demiş), 2-Robinho; Schuster'in olduğu takıma seve seve gelirim. Şu anda kulüpte inanılmaz bir bilgi kirliliği var, bakalım neler olacak...

Quaresma Transferi #2

Yaklaşık 15 dakika önce yazıyı noktaladığımda son cümlede "Beşiktaş için hayırlısı neyse o olsun" demiştim. NTV Spor'dan gelen son dakika haberine göre Quaresma'nın Türkiye'de forma giymek istememesi sebebiyle transfer olumsuz sonuçlanmış. Hayırlısı mı oldu? Şahsen hiç sanmıyorum. Beşiktaş tarafarı ölüyü diriltecek kalibrede bir taraftar Q7 gelseydi kariyerinin en parlak yıllarını yaşayabilirdi. Yiğidi öldür hakkını ver demişler. 107 yıllık kulüp tarihinin en başarısız yönetimi de olsalar bu transferde ellerinden gelenin 1 fazlasını yaptıklarını biliyorum, canları sağolsun. Asıl süreç şimdi başlıyor. Mattheus transferinin yatmasıyla gelen Vicente Del Bosque transferi sürecine mi gireceğiz, yoksa Mehmet Topuz transferinin yatmasıyla gelen Tabata transferi sürecine mi gireceğiz. Fink gibi, Schildenfeld gibi, Diatta gibi, Higuain gibi takımı 1 kademe yukarı taşıyamayacak transfer yapmaktansa iç pazara, ya da gurbetçi pazarına yönelmek şu durumda en hayırlısı olacaktır. Demirören yabancı transferi için ya Q7 ya hiç demişti. Bu da elimizdeki mevcut yabancılarla bu seneye devam edeceğiz demektir. Bir tek Gordon Schildenfeld'le yolların ayrılacağını düşünüyorum. Zapotocny, Tabata gibi isimler iç pazarda yapılacak transferlerde artı güç olarak nakit para+futbolcu teklifiyle işi kolaylatabilir. Son not; Fink geleceğine Necip oynasın, Diatta geleceğine Atınç oynasın. Tamam bunlar eyvallah, AMA Quaresma gelmiyorsa da kanatlara transfer unutulmasın. Mevcut sistemimizde Bobo'yu, Nihat'ı, Yusuf'u Ekrem Dağ'ı kanatlarda, Tello'yu, Uğur'u oyun kurucu mevkisinde görmek istemiyorum...

Quaresma Transferi

Beşiktaş taraftarı Pascal Nouma'dan beri bir futbolcuyu bu kadar istememişti. Geçen sene başından beri ha geldi ha gelecek derken gerçekleşmeyen transfer, bu sene tekrar gündeme geldi. Yönetim cephesinden borsaya, Quaresma'yla görüştüğümüze dair haberler geçildi. Inter ile
bonservis konusunda anlaşıldı. İş Quaresma'yla anlaşmaya kaldı. İlk transfer için nabız yokladığımızda Şampiyonlar Ligi potasındaydık ve hâla şampiyonluk şansımız vardı. Lig bitti, 4.cü olduk. Elimizde ancak 3 ön elemeden sonra ulaşabileceğimiz bir Avrupa hedefi var. Bence bu detay Quaresma'nın transferinin uzamasındaki en büyük detay. Şimdi bu iş uzamışken 2 tip taraftar modeli ortaya çıktı: "Sıktın be şopar, gelmezsen gelme. Biz Beşiktaş'ız, asırlık çınarız yæ" modeli taraftar ve "Beyler saçmalamayın, adam Quaresma. Ronaldo'dan sonra Portekiz futbolunun yetiştirdiği en büyük yeteneklerden" diyen model. Sanırım ben 2. modele giriyorum. Öncelikle Quaresma'yı bu kadar istememin sebebini açıklayayım; bana göre Quaresma, en az Ronaldo kadar yetenekli ama Sergen beyninde bir futbolcu. Bu da büyük takımlarda Barcelona'da, Inter'de, Chelsea'de tutunamamasını sağladı. Marcus Münch'ten beri kanatsız oynayan, değişik mevkilerden devşirilen oyuncularla uçmaya çalışan bir kartal var sahada. Bu adam gelirse bu değişecek. Top ayağına geldiğinde tribün ayağa kalkacak, rakipler ulen şimdi bu herif ne yapacak, şut mu çekecek, çalım mı atacak diye düşünecek. Tribünler ayağa kalktığı gibi rakipler de tedirgin olacak... Bu görüşler çevresinde bir de ilk gruba bakalım; Quaresma, Beşiktaş'ın elindeki Şampiyonlar Ligi kozunu kaybetmesinden sonra doğal olarak koparabileceği maksimum parayı kopartmak derdinde. İşte burada devreye giren taraftarlar geleceksen gel, gelmeyeceksen gelme modundalar. Sanıyorlar ki Beşiktaş'a veya x Türk takımına gelen bir yabancı o takıma, taraftara hayran olduğundan geliyor. Elin Portekizlisi ne bilsin Baba Hakkı'ları, Şeref Bey'leri, Şifo Mehmetleri, Atom Karıncaları... Alacağı parasına bakıyor, istediğini alamadığı için de ayak sürüyor. İnşallah transfer bugün iyisiyle ya da kötüsüyle sonuçlanır da taraftar da derin bir nefes alır... Beşiktaş için hayırlısı neyse o olsun...

31 Mayıs 2010 Pazartesi

Beşiktaş Şeref'tir, Şeref Beşiktaş'tır

Bilindiği üzere 13 Haziran, Şeref Bey'imizin 77. ölüm yıldönümü. Beşiktaş'ın Şeref'i için, Beşiktaş taraftarı Şeref'ine gidiyor. Gidebileceklerden Allah razı olsun. Allah Şeref Bey'in mekanını cennet eylesin...

İnsan mısın?

Ne başlık, ne yazacak bir şey, ne de kategori bulabildim. Kusura bakılmaya...

30 Mayıs 2010 Pazar

2010 NBA Finals

Ve geldik zurnanın zırt dediği yere... Bir tarafta çoğu kişi için Jordan'dan sonraki bir numara Kobe Bryant bir tarafta yaşlı ama Rondo'nun bu seneki hayvan performansıyla ayağa kalkan ve takım oyununu harika oynayan Celtics. Bence direk Kobe vs Celtics finali olacak. Bunu söylememin sebebi olanca sakatlığına rağmen serinin 6. maçında insan üstü performansla, kimi zaman 3 kişinin eli üstünden şutları sokan bir Kobe olması... Rondo'nun ne kadar sağlıklı olacağı Celtics adına kilit faktör. Phil "Zen Master" Jackson Rondo'nun karşısına muhtemelen Fisher'ı dikmeyecektir. Celtics için önemli detay da Gasol'un Kobe'ye ne kadar yardım edebileceği. Ya da şöyle diyeyim; Perkins+Davis'in Gasol'u ne kadar savunabileceği. Kobe zaten 3 aşağı 5 yukarı standart oyununu oynayacaktır. Yavaşlatıldığında bile 20+ her türlü atıyor. Yan rollerde en önemli pay Gasol'da. Doc Rivers, Gasol kilitlendiğinde Phoenix eşleşmesinde Lakers'ın ne kadar zorlandığını görmüştür. Keyifli bir seri olması biz basketseverler için tek temennim. Baskette Lakers ve Gasol nefretimi bilmeyen yoktur. Lakers karşısında herhangi bir x takım olsa onu desteklerim. Ki artı olarak Celtics'i de severim Perkins ve Davis'in olanca iticiliğine rağmen. Bu sene kimi desteklediysem başarısız oldu, o yüzden GO LAKERS diyorum... :)