27 Şubat 2010 Cumartesi

Milli Takıma Yeni Forma

Çarşamba günü İstanbul'da Honduras'la yapacağı maç için Pazar günü kampa girmeye başlayacak futbolcular öncesinde Nike'tan bence harika bi haber geldi. Yıllardır çirkin tasarımlarla beni milli forma almaktan soğutan Adidas ve Nike bu sefer benim gibi nostalji manyağı futbol sevgililerini derinden etkiledi. Yıllardır 70'lerin sonu 80'lerin başında giydiğimiz şu cins bi forma istiyordum.

Nike ilk kez Honduras'la yapacağımız maçta giyeceğimizi duyurduğu formanın deplasman forması olarak tasarlandığını da duyurdu. Buna rağmen evimizde yapacağımız ilk karşılaşmada forma görücüye çıkacak.


Şimdi kafamı karıştıran iki nokta var formayla ilgili. İlk önce şunu söyleyeyim forma tek kelimeyle harika olmuş. Kafamı karıştıran noktalar da; öncelikle formada TFF logosu ya da Türk bayrağı yok. UEFA / FIFA formalara nasıl bi kısıtlama getiriyor tam olarak bilmiyorum ama son yıllarda dikkat ettiğim hiç bi milli takımda logosuz ya da bayraksız bi Milli forma görmemiştim. Umarım forma üzerinde oynamalar olmaz da forma bu şekilde satışa çıkar. İkinci konu da, Nike yetkilileri bu formayı deplasman forması olarak dizayn ettiklerini açıkladılar. Ev sahibi forması nasıl bir dizaynla çıkacak onu merak ediyorum. Hakim rengi beyazdan kırmızıya döndürseler, ortada yine ay-yıldız kalsa nasıl bir tasarım ortaya çıkar acaba? Beklemeden göremeyeceğiz sanırım. Formanın kumaşının, geri dönüşümü yapılmış plastik şişelerden elde edilen kumaşlardan üretilmiş olması da değişik olmuş. Bu kumaşın ve tasarımın sayesinde futbolcuların daha kuru, daha serin ve daha rahat tutacağı, futbolcuların sahadayken vücut sıcaklığını istenilen düzeyde koruyacağı belirtildi. Öncelikle Çarşamba günü Honduras maçında formayı futbolcuların üzerinde görelim, logo veya bayrak eklenme gibi ek işlemler uygulanmış mı anlayalım. Sonra da fiyatları belli olduktan sonra gidip Milli formamızı alalım. Beklemedeyim...

Penguen Kapak

Üzerinden 1 sene geçmiş olmasına rağmen, Penguen'in bu kapağını anmamak olmazdı...

26 Şubat 2010 Cuma

UEFA Avrupa Ligi 4. Tur

Türk futbolu olarak son dakika golleriyle annemizin ligine dönmemizin ardından Avrupa Ligi'nde 4. tur eşleşmeleri şekillendi. Buna göre;

Atletico Madrid - Sporting Lisbon
Lille - Liverpool
Hamburg - Anderlecht
Rubin Kazan - Wolsburg
Benfica - Marsilya
Panathinaikos - Standard Liege
Valencia - Werder Bremen
Juventus - Fulham

eşleşmeleri olacak. Sporting Lisbon-Everton eşleşmesinde Everton'ı bekliyordum. Ancak evlerinde 3-0 ile sürklase ettiler. Liverpool ise Urziceni'yi deplasmanda 3-1 ile geçti. Panathinaikos-Roma eşleşmesinde sürpriz bekliyordum. Sürpriz de gelmiş zaten. Panathinaikos deplasmanda Cisse (2) ve genç Ninis (Semih'e selamlar) ' in attığı gollerle 3-2 geçti ve adını 4. tura yazdırdı. Werder Bremen, Twente'yi, bizim CL grubundan UEFA'ya giden Wolfsburg'da Villareal'i kendi evinde çok net bir skorla 4-1 yendiler. Hemen çeyrek final öncesi eşleşmelerimizi de yazalım. Dönüp bakarız.

Atletico Madrid
Liverpool
Hamburg
Wolfsburg
Marsilya
Panathinaikos
Valencia
Juventus

Tv'de Hafta Sonu

26 Şubat Cuma
20:00 Antalyaspor-Trabzonspor / Lig TV
21:30 Schalke 04-Dortmund / !

27 Şubat Cumartesi
13:30 Kocaelispor-Altay / D Spor
14:45 Chelsea-Man City / Spormax
14:00 Bursaspor-Sivasspor / Lig TV
16:30 Mainz-Bremen / TRT 3
17:00 Watford-Newcastle / Futbol Smart
19:00 Kayserispor-Beşiktaş / Lig TV
19:30 Stoke City-Arsenal / Spormax
19:30 Leverkusen-Köln / TRT 3
21:00 Tenerife-Real Madrid / NTV Spor
22:00 Montpellier-Rennes / Kanal A
23:00 Barcelona-Malaga / NTV Spor
23:15 Leixoes-Benfica / RTP & SIC Internacional

28 Şubat Pazar
00:30 Santo Andre-Portuguesa / Spormax
13:30 Ajax-Ultrecht / Futbol Smart
13:30 Karabükspor-Konyaspor / D Spor
14:30 Rangers-Celtic / Euro Futbol
15:00 İBB-Fenerbahçe / Lig TV
15:00 Tottenham-Everton / Spormax
15:30 PSV-RKC Waaljik / Futbol Smart
16:00 Milan-Atalanta / NTV Spor
16:30 Hannover-Wolfsburg / TRT 3
17:00 Liverpool-Blackburn / Spormax
17:00 Aston Villa-Man United / Kanal A (Carling Cup-Final)
19:00 Galatasaray-Kasımpaşa / Lig TV
19:30 B.Munih-Hamburg / TRT 3
22:00 Santos-Corinthians / Spormax
22:00 PSG-Marseille / Kanal A
22:00 Atletico Madrid-Valencia / NTV Spor
22:15 Sporting Lizbon-Porto / Futbol Smart

Ligin uzak ara en kötü, en çirkin futbolunu oynayan Kayserispor'la Kadir Has Stadı'nda karşılaşacağız. Allah bizlere sabır versin. Yat, yat, yatmayan ibne...

22 Şubat 2010 Pazartesi

Daniel González Güiza

Madem bu blog geriye dönüp baktığımda "vay anam vay neler dönmüş Serhat ya" kıvamında bakabileceğim bir database, o zaman bu günü ve bu olayı da not düşmemek olmazdı. İspanya ligi gol kralı apoletiyle gelen Güiza, Fenerbahçe'nin ilk 20 dakikada 2-0 öne geçtiği Bursaspor maçında formsuzluğuna devam edince 64. dakikada tribünlerden "Semih, Semih" tezahüratları yükseldi. 72. dakikada Christoph Daum, Güiza'nın ipini çeken hamleyi yapıp Güiza'yı oyundan alıp Semih'i oyuna soktu. Yedek kulübesine giden Güiza'da ne kadar para kazanırsa kazansın futbolcuların da insan olduğu, onların da duyguları olduğu gerçeğini yüzümüze vurdu. Bir insan olarak üzülmedim desem yalan olur. Ama oyuncuyu bu duruma getiren Daum düşünsün bundan sonrasını... Güiza'yı daha zor günler, Daum'u daha zor seçimler bekliyor...

21 Şubat 2010 Pazar

Beşiktaş - Galatasaray

Maç öncesi yazımda şöyle bir cümle kullanmıştım. "Söz konusu derbi ve Mustafa Denizli olunca ilk 11'de en az 2 tavşan olur." Sağolsun Çeşmeli Mustafa beni yanıltmadı. 20 haftadır sağ bekte oynayan Ekrem Dağ sol açıkta, 20 haftadır kulübede oturan Nobre ileride tek santrafor başladı. Fink'i sağ beke kaydırıp İbrahim Toraman'ı da orta sahaya çekmesini bekledim ama o kadar Beşiktaşlı'nın kalbiyle oynamak istemedi heralde Mustafa Denizli.

İlk yarıda oldukça etkili bir oyun oynadık hem defansif hem ofansif anlamda. Galatasaray resmen boğuldu. İlk yarıda Holosko'ya, Nobre'yle harcadığımız pozisyonlar var. Hele 39. dakikada Holosko'nun kafasında Leo Franco Dhalsim genleriyle uzayıp topu çizgi üzerinde kontrol etti ki ben dahil tüm Beşiktaşlılar gol diye ayağa kalkmıştık bile. Nerede son 2 maçtaki Franco nerede sezon başından beri oynayan Franco. İlk yarıda böyle etkili bir oyun oynadıktan sonra ikinci yarıda gol beklerken takım sahaya kendini bilmez bir şekilde çıktı. Sanırım pilimiz bitti. Defansif anlamda pozisyon vermesek de hücumda da üretkenlimiz bitmişti. O sırada oyuna Holosko-Bobo ve Nobre-Nihat değişikleriyle 2 taze kan girdi. Nihat yine sezon başından beri bildiğimiz gibiydi. Etliye sütlüye karışmadı. Eski açığın arkasında Dolmabahçe Sarayı önündeki askerleri vurduktan sonra pası veren arkadaşına "çok iyi pas" şeklindeki hareketlerine devam etti. Bobo bu senenin en etkisiz performansını uyguladı. Hücumda top tutamadıkça geriye yaslandık. Galatasaray'ın hücum yapmaya niyeti yokken resmen tahrik ettik. Sivok'un bireysel hatasıyla 67 dakika hiçbir şey yapmayan Arda araya girip yakın köşeye topu bıraktı. Rüştü uzaydan gol yeme alışkanlığına ara verse de bu tıngır mıngır giden topu izlemekle yetindi. Golden sonra silkelendik. Tekrar hücumda gözükmeye başladık. 82. dakikada Tello'nun ortasında ilk golde takıma golü yediren Sivok defansın hatasını karambolde değerlendirerek skora eşitliği getirdi. Golden sonra yüklensek de ikinci golü atmak için ne gücümüz vardı ne de pozisyonumuz. Bu maçta da puan kaybederek yolumuza devam ettik.

Mustafa Denizli maçtan sonra suratındaki Joker gülümsemesiyle "Eki eki. Puan durumunda değişiklik yok. Haftaya başladığımız yerdeyiz. Rakibimizle oynadık. Şimdi diğer rakiplerimiz birbiriyle oynarken biz faydalanmaya çalışacağız" tarzında beni şaşkınlıklara gark etmeye devam etti. Şu anda 39 puandayız. Geçen sene 71 puanla şampiyon olmuştuk. Alınacak 36 puan var ve bizim geçen seneki performansımızın devamı için maksimum 4 puan kaybetme lüksümüz kaldı. Haftaya ligin açık ara en pislik futbol oynayan takımıyla Kayseri'de oynamaya gidiyoruz. İşimiz çok zor. Hele hele bir de ilk golü yersek kalan dakikalarda toplam 5 dakika top oyunda kalır. O yüzden ne yapıp edip sabırlı oyunla 1-0 da olsa galip gelmeliyiz. Zira bu maçtan sonra CL bileti de gitti. UEFA yolunda rakibimiz Kayserispor ve Bursaspor. Arkadan da Trabzonspor geliyor. Kazanacağımız maksimum puanla ligi ilk 3 içinde bitirip seneye Mustafa Denizli'siz yeni bir sayfa açmanın çoktan zamanı geldi. Elimizde olan mevcut 10 yabancıyla bakalım transfer sezonunda ne gibi atraksiyonlar yaratacağız...

Bir dip not da Fırat Aydınus'a; hay Çarşı'da fotoğrafların çekilmez olaydı. Hay Beşiktaşlı olmaz olaydın Aydınus. Her maç "bakın ben Beşiktaşlı değilim, her takıma eşit mesafedeyim" imajı yaratmak için anamızı ağlatıyorsun. Bünyamin Gezer yönetsin, Bülent Demirlek yönetsin, Selçuk Dereli yönetsin. Hâtta Cem Papila yönetsin ama sen yönetme. Yapma...

ASLOLAN HAYATTIR, HAYAT DA BEŞİKTAŞ...