29 Haziran 2011 Çarşamba

60 Dedik

Sonunda çok istediğim ve koleksiyonda önemli bi eksik olan formayı da koleksiyona kattım. Elimde olup daha sonra koleksiyon amacı taşımadığımdan ve küçük geldiğinden başka bir Beşiktaşlı'ya giden forma uzun arayışlar sonucu kendisi de Fenerbahçe formaları koleksiyonu yapan kardeşim Efe sayesinde koleksiyona katıldı. Kendisine buradan da teşekkürlerimi yolluyorum.

http://besiktasformakoleksiyonu.blogspot.com

20 Haziran 2011 Pazartesi

Adam


Ellerimizle büyüttük, zamanı gelmişti. Kartal yuvasından uçtu. Özleyeceğiz Bobo...

12 Haziran 2011 Pazar

Buralar Hep Totemdi

Şimdi belki dikkat etmişsinizdir askerden geldiğim günden beri Beşiktaş'a, transferlere, yapılan doğru hamlelere, yanlış hamlelere, YD'nin klasik amatör şube saçmalamalarına değinmiyorum. Bunların arkasında beni az da olsa tanıyanların tahmin edebileceği gibi totem vardı. Neyin totemi daha sezon başında demeyin. Sezon, sezon başında yapılan doğrularla yanlışlarla şekilleniyor. Geçtiğimiz sezonlarda Tello'nun, Uğur İnceman'ın, Yusuf'un gitmesiyle başlayan süreç gün itibariyle öldürücü darbeyi vurdu. Takımda ne işe yaramadığı anlaşılamayan Erhan Güven (bek desen bek değil, stoper desen o hiç değil), Pancu'dan bozma Hakan Arıkan, (yaptığın kurtarışlarla değil, birebir Liverpool maçıyla hatırlayacağım. Metalist'i söylemiyorum bile) ve son olarak 5 yılda 55 gol atma başarısına sahip dahiyane defansif pivot santraforumuz Nobre ile yollar ayrıldı. Takım şu an yeni transferleri izlemediğimizden benim için güllük gülistanlık. Bundan ötesi de daha yeni sözleşme imzalanan 360 Ekrem'in de gönderilmesi olacaktı. O da gül bahçesindeki diken olarak kalsın. Önümüzdeki yıllarda sıra ona da gelir. 2011-2012 sezonunun ilk totemi de başarıyla sonuçlandı. Darısı diğer totemlerin başına...

11 Haziran 2011 Cumartesi

Beşiktaş Şeref'tir; Şeref Beşiktaş'tır

İnce bir sesle "feda" dedi Şeref Bey...

4 Haziran 2011 Cumartesi

Likörlü Romlu Kahve


Diyete yine yeni yeniden deyip başladık ama baltaları gömdüğümüz yeri elbet unutmadık. Şu sıcak yaz günlerinde iç serinleten bir tarif daha.

Malzemeler :

Hare Muz Likörü (2 shot)
Malibu Rom (1 shot)
Filtre Kahve
Taze Nane Yaprağı
Buzdolabı
Buzluk

Muz likörünü ve malibu'muzu buzluğa koyup donma seviyesine gelmeden çıkarıyoruz. Maksat amaç soğukluğu sağlayabilmek. Taze nane yapraklarımızı buzlukların içine koyup buzdolabına atıyoruz. Naneler buzun içine hapsoluyor. Filtre kahvemizi tercihe göre sıcak ya da soğuk yaptıktan sonra buzluktan çıkardığımız likörü, romu ve nane yapraklı buzları kahvemize ekliyoruz. Kısa zamanda yapılabilecek güzel bir içki olduğu kanısındayım. Afiyet olsun.


1 Haziran 2011 Çarşamba

Shaq Retires

Ve bir devrin kapanışı... Shaquille "Diesel" O'Neal basketbolu bıraktığını twitter vasıtasıyla bu mesaj ile ve bu video ile belirtti. Ne denilebilir ki? NBA'i bu kadar sevdirdiğin için teşekkürler koca adam...

Dirt Devil


Reklam böyle yapılır'ın uygulamalı anlatımı...

30 Mayıs 2011 Pazartesi

#28

Doğum günün kutlu olsun Saçsız Kral. Bu formayı giymende kimlerin emeği varsa Allah binlerce kez razı olsun...

29 Mayıs 2011 Pazar

Kısa Kısa #4

Twitter, Blogger'ı bitirdi diyorlardı 6 ay önce. 6 aylık askeri performans dönüşü bitme olayı bi kademe daha artmış sanki. Ya yazacak şey bulamıyorum ya da twitter -a.k.a mini blog- ile uğraşmaktan blog'a vakit kalmıyor. Yazarken keyif alarak yazıyordum. Şimdi ise resmen konu arıyorum. Bu ilk madde kısa bi saçmalamaya gitsin.

Önümüzdeki günlerde güzel yemek tarifleri, yaz içkileri tarifleri modunda 1-2 şey karalamayı düşünüyorum.

Birikmiş oldukça dizi, film var. Şu son 6 ay içinde mutlaka izle kategorisine giren kafamda belirlediğim filmler var. Sırayla aradan çıkarmak lazım. Av Mevsimi, Black Swan, Siyah-Beyaz, The Ghost Writer, True Grit, New York'ta Beş Minare ve Casino olarak gidiyor.

İzlediğim bir kaç 4. sezon bölümünden sonra rahatlıkla şunu söyleyebilirim ki The Big Bang Theory kaldığı yerden devam ediyor. How I Met Your Mother bitti. Sönük sezon finali olmuş. Spartacus : Blood and Sand'den sonra 2. sezon Spartacus : Gods of the Arena izlenebilir. Blue Mountain State, Leverage da bu süreci nasıl atlatacağıma bağlı. Er ya da geç onları da izlerim.

Askerde 10'a yakın kitap bitirdim. En etkileyicisi olarak "Oda - Emma Donoghue" diyebilirim. Adem Fawer'ın Olasılıksız ise tam bir düş kırıklığı oldu.

Şu blog'a da göz atıp elinizde olan forma varsa iletişime geçerseniz sevinirim: http://www.besiktasformakoleksiyonu.blogspot.com/

Şimdilik bu kadar...

23 Mayıs 2011 Pazartesi

Inked #11

uzun bi aradan sonra, devaaamm...

20 Mayıs 2011 Cuma

Bitti

Sonunda 6 aylık sürgün hayatı bitti. Askerlikle ilgili klişe bir laf vardır. "Askerde mantığını kapıda bırakacaksın" diye. Tamam eyvallah da bu kadar da mantıksızlık olmaz be kardeşim. Sivilde sümüğünü atmayacağın insanların ağız kokusunu çekmen de cabası. Evime 50 km uzaklıkta Manisa - Saruhanlı'da askerlik yapmama rağmen bu kadar bunaldıysam uzun dönem askerlerimize bol bol sabır dilemek lazım. Çarşı izinlerinde birşeyler karalarım diye umut ediyordum. Bazı haftalar içimden yazmak gelmedi, bazı haftalar vakit yetiremedim. Yazmayı düşündüğüm haftalarda da blogspot'un engellenme şenliklerine denk gelmemden dolayı yazamadım. Zaten 22 haftalık süreçti. Bitti gitti. Son zamanlarda kendime söz vermiştim. 1 aylık süreçte ne yatak yapacağım, ne traş olacağım diye. 17 Mayıs itibariyle süreç başladı. Kendi yatağında olmak, halıya basabilmek, cep telefonu kullanabilmek, belli bir zeka seviyesinin üzerindeki arkadaşlarınla görüşebilmek, forma kovalamaya devam edebilmek... Özlemişim. Buralardayız artık nasipse...