7 Kasım 2009 Cumartesi

Trabzonspor - Beşiktaş #2

Hakan Arıkan'ın maçıydı. Oyunun her anında Hakan Arıkan adı duyuldu çünkü 90 dakika defans yaptık. Ferrari-Sivok-İsmail Köybaşı ve Ernst "yine" harikaydı. Rüştü'den sonra Hakan Arıkan'ı izlemek de büyük bi haz verdi. En az 5 tane net pozisyonu çıkardı ve tabir-i caizse Beşiktaş'a Trabzon'da hayat verdi. Fenerbahçe'nin Ankaraspor'un durumundan dolayı oynamadan 3 puan aldığı haftada zirverden kopmamamızı sağladı. Hakan'ın arkasında her ne kadar Liverpool faciası olsa da yan toplar dışında beğendiğim bi kalecidir. Hele kalenin diğer ucunda Rüştü gibi bi adam varken Hakan Arıkan gözü kapalı oynar. Şu müthiş geceden sonra eminim ki Rüştü iyileştiği an kaleye tekrar geçecek. Bunu bilmek çok acı verici. Rüştü'nün ise "zor maçlar"dan kaçma hastalığı kariyerinin başından beri devam ediyor, alıştık.

Maç öncesi çıkan oyuncu kadrosundan nasıl bi maç geçeceği belliydi ve o ayarda bi maç oldu. 10-0-0 taktiğiyle oynadık. 10,5 numara Suşi'ye teknik direktörümüz yine yarım devre dayanabildi. Yerine giren Yusuf toplamda 5 dakika gözüktü gözükmedi, Nobre yine bitikleri oynadı. Bobo oyuna girdikten 2 dakika sonra maçı koparacak golü atma şansını harcadı. Ernst şapkadan tavşan çıkarmasa muhtemelen gol falan atamazdık. Ferrari ve Hakan döktürmese 3lük 4lük olurduk. Şu olurdu, bu olurdu... Sezon boyunca oynadığımız daha doğrusu oynayamadığımız çirkin maçlardan biriydi, buna rağmen Trabzon deplasmanından 2-0 gibi net bi skorla dönüyoruz. Bu skor hem takıma hem de Mustafa Denizli'ye biraz nefes aldıracaktır.

Maç sonu tüm takımın koşup Hakan Arıkan'a gitmesi, sarılması, tebrik etmesi de gecenin güzel görüntülerindendi. Önümüzde artık Fenerbahçe maçı var ve çok kritik bi maç. İnönü'de son yıllardaki Fenerbahçe üstünlüğünü kırmak adına, lige devam etmek adına kritik bi dönemeç. Kazasız belasız o maçı da alıp zirvenin sıcağını daha yakından hissetmek lazım. Teşekkürler Hakan Arıkan, teşekkürler Ernst, teşekkürler Ferrari...

Trabzonspor - Beşiktaş

Rüştü, Nihat, Tello, Holosko ve Rıdvan sakat, Serdar Özkan, Erkan Zengin ve Batuhan da sayın Mustafa Denizli tarafından kadroya alınmadı. Böyle bi durumda Trabzonspor karşısına çıkacağız. Orta sahamızda Uğur, Ernst, Fink ve Ekrem var. Ofansı hemen hemen vasata yakın oyuncular. 4'lü orta sahanın önünde sayın Mustafa Denizli'nin 10,5 numarası 8,5 milyon euro'luk Tabata ve onun önünde aldığı 2,2 milyon euro yıllıkla topu 5 metreden içeri dürtmeye aciz Nobre. Kısacası bugünkü taktiğimiz 10-0-0 gibi bi taktik. Gol yemeyiz heralde bu takımla, ama atabilir miyiz maçta göreceğiz...

Tv'de Hafta Sonu


7 Kasım Cumartesi


17:00 Manchester City-Burnley / Spormax
19:30 Wolverhampton-Arsenal / Spormax
20:00 Trabzonspor-Beşiktaş / Lig TV
20:00 PSG-Nice / Kanal A
21:00 Barcelona-Real Mallorca / NTV
21:45 Atalanta-Juventus / NTV Spor
22:00 Sochaux-Lens / Kanal A
22:30 Atletico PR-Goias / Spormax
23:00 Atletico Madrid-Real Madrid / NTV

8 Kasım Pazar

13:00 CSKA Moskova-Rubin Kazan / Spormax
13:30 Giresunspor-Altay / D Spor
14:45 Falkirk-Celtic / Euro Futbol
15:30 AZ Alkmaar-Feyenoord / Futbol Smart
16:00 Sivasspor-Kayserispor / Lig TV
16:00 Lazio-Milan / NTV Spor
17:30 Twente-Ajax / Futbol Smart
18:00 Toulouse-Rennes / Kanal A
18:00 Chelsea-Manchester United / Spormax
20:00 Fluminense-Palmeiras / Spormax
20:00 Lille-Bordeaux / Kanal A
20:00 Diyarbakırspor-Galatasaray / Lig TV
21:45 Inter-Roma / NTV Spor
22:00 Lyon-Marseille / Kanal A
22:00 Sevilla-Villareal / NTV

Yarın misafirler gelirse Beşiktaş maçının ikinci yarısını seyredemeyebilirim. Onun dışında hafta sonundan Madrid derbisi, Chelsea-Manchester Utd, Inter-Roma ve Lyon Marseille maçları göze çarpıyor...

5 Kasım 2009 Perşembe

Sporda 1. Ay

Kinder süt dilimi yazısının üstüne biraz garip kaçacak ama bugün spora başlayalı tam 1 ay oldu. 1 ay boyunca yapılan düzenli beslenme ve yağ yakma üzerine yapılan bi spor programıyla birlikte yapılan 2 BK kaçamağı ve 2 Susuz Dede Parkı alkolikler buluşması... Bi de az buçuk tadımlık cips falan işte. Kola yok, ekmek minimumda. Zaten şeker 3 yıldır kullanmıyorum. Tuz da yemeğe koyulan dışında kullanmam. Verilen emeğin karşılıksız kalmadığını görmek güzel. 1 ayda verilen 5 kilo sonrası surattaki mutluluk ifadesi ve girilemeyen kotlara, tişörtlere girmek paha biçilemez. Şu ana kadar nazar deymesin oldukça istikrarlı bi şekilde devam ediyorum. Yaz başına kadar böyle devam edersem çok güzel olur. 1 ayda 5 kilo sonrası kalan kilo ve süre olayı ; 2 ayda 5 kilo. 2 ayda 5 kilo daha verirsem hedeflediğim kiloya inmiş olacağım. 3. ay sonrası da artık sıkılaşmaya yönelik çalışmalar ve yaza hazırlık evresi. Mutlu, huzurlu ve gururluyum :)

4 Kasım 2009 Çarşamba

Kinder Süt Dilimi

Ne zamandır denemek isteyip bulamıyordum. Bugün Tansaş'a Lipton Earl Grey almak için girdiğimde haftanın fırsat ürünü kısmında gördüm. Bi an önce kasaya gidip parasını ödeyip denemek için can attım. Dışarıda deli gibi yağmur yağması vesilesiyle arabaya bindikten sonra açtım paketi ve yolda yemeye başladım. Eve nasıl geldim, hangi ara direksiyon çevirdim bilemiyorum. Bu kadar güzel bi tad olamaz. Çevrenizde varsa, denk gelirseniz mutlaka deneyin...

Bi de hemen hemen aynı model Kinder Pingui vardı yanında. Onu da bilahare denemek lazım. Afiyet olsun...

Bir Fotoğraf...

Fotoğrafta, Beşiktaş taraftarına küfür eden bi Beşiktaş başkanı görüyoruz. Fotoğrafta, eşi Revna hanımdan başka hiç bi destekçisi olmayan adamın ısrarla "seçimde adayım" demesini görüyoruz. Fotoğrafta, tuttuğu paralı askerlerin oylarıyla muhtemelen Ocak ayındaki seçimde bi kez daha seçilecek olan adamı görüyoruz. Fotoğrafta, bu adam sayesinde Beşiktaş'ımızın çöküşünü izliyoruz. Fotoğrafta, Beşiktaş tarihinin en basiretsiz, en onursuz başkanını görüyoruz. Fotoğrafta, aylardır tribünde "yeter" denmesine rağmen, kendi başkanı olduğu staddan korumaları eşliğinde ayrılmasına rağmen, klubün taraftarına küfretmesine rağmen ağzından "istifa"ya benzer bi kelime çıkarmayı beceremeyen bi adama bakıyoruz. Fotoğrafta diğer yöneticilerin, Mansimov'un, Kalkavan'ın, Arıboğan'ın "e onurunla gitmezsen olacağı buydu" bakışlarını görüyoruz. Şu tabloyu Beşiktaş'ımıza yakıştıramıyoruz.

Siktir ol git...

Ernst - Ferrari - Sivok - İsmail - Batuhan

Aslında çok da yazılacak bişey yok. 9 tane eksikle bu kadar oluyor. Ama Ernst'in bağırsaklarına giren o virüsü bulursam dünyayı ona dar edeceğim. Koca Beşiktaş bi adamın ayağına mı bakıyor demeyin, şu anda tam anlamıyla Ernst bizim can damarımız. 100. yıldaki kadroda Giunti'yle eşdeğer bi görev yapıyor biraz daha defansif oynama farkıyla. İlk maçta alınan beraberlik 2. hafta maçlarında önce CSKA-Beşiktaş sonra Manchester United-Wolfsburg maçlarını izleyenler için çok büyük bi sürprizdi. Yine de iyi kötü Almanya'dan deplasmanda alınan 1 puanla dönüldü. Benim için Beşiktaş'ın olduğu her yerde bi umut vardır. Bugün de 8 eksiğe rağmen pek inanmasam da içimde bi umut vardı. Ama maçtan 3-4 saat önce alınan Ernst haberi o umudu da aldı götürdü. Yediğimiz ilk golde, topu ileri taşıyamamızda, takım savunmasında hep tek bi ismin yokluğu göze battı; Fabian Ernst. Yine Sivok-Ferrari ikilisi oldukça iyi oynadı. Ama iki yanında oldukça beceriksiz iki insan olunca onların da çabası bi yere kadar. Genel kanının aksine Hakan'ı beğendim. Fink de Ernst'in yokluğunu aratmamak için didindi, çabaladı, şu ana kadarki en iyi oyunun oynadı. Tabata, Tello, Nobre, Bobo hepsi dökülmeye devam ediyor. Nihat olsaydı o da dökülecekti. Geç kalan İsmail değişikliği ve yapılmayan Yusuf değişikliği eleştirilebilir. Taraftarın 1-0 dan sonra desteğini 100 üzerinden 40'a düşürmesinden sonra gelen 2 gol ve ardından yükselen protestolar benim için oldukça sevimsizdi. Yine aynı hataya düşüldü. Wolfsburg beraberliği ve 5 maçlık galibiyet serisi göz boyadı. Başkan olacak insancık da bundan yüz bulup kendi taraftarına küfür edecek kadar seviyesizleşti. Gecenin bizim için tek artısı Valencia'nın ayağından gelen Manchester United'ın beraberlik golü. Grupta atılan 1, yenilen 6 gol. Alınan 1 puan. Old Trafford deplasmanı ardından CSKA'ya ev sahipliği. Wolfsburg'un CSKA'yı yenceğini düşünerekten hala ufak da olsa bi umut var Avrupa Ligi adına...

Mevcut 25 + kişilik kadroda Beşiktaş'ıma kalite ve davranış olarak yakıştırdığım 5 net adam var. Ernst - Ferrari - Sivok - İsmail - Batuhan. Plase olarak Nihat ve İbrahim Toraman. Murat Aksu başkanlığı sonrası tutulacak bağımsız bi denetleme şirketiyle klüp girdi çıktılarını izleme, Demirören'in karıştırdığı haltları ortaya çıkarma, Bu 7 isim üzerine kurulan bi kadro. Kalibresiz yabancılar yerine gerekirse gelecek vaad eden yabancılar, ya da Ernst gibi Ferrari gibi kimsenin kalitesinden şüphe etmeyeceği adamlar. Dibi gördük. Bundan daha beteri olamaz heralde. Umarım Ocak ayı sonrası Beşiktaş tarihi için yükselmenin başladığı ay olur.

Evime geldim Beşiktaş terliklerimi giydim, duvarımda 100. yıl forması, battaniyem Beşiktaş, yastık kılıfım, yastık örtüm Beşiktaş. Kafamı yastığa koyunca taraftar olmanın huzuruyla rahat bi uyku çekebileceğim ve yarın tekrar dibine kadar çamura batmış bi Beşiktaş gününe daha uyanacağım. Peki sen huzurlu uyuyabilecek misin Sn. Yıldırım Demirören..?

3 Kasım 2009 Salı

Beşiktaş - Wolfsburg

Zurnanın zırt dediği maça geldik. "Ya tamam, ya devam" olayı hiç bu maçı anlatacak kadar başka maça uymamıştı. Taktiğin, tekniğin, hakemin konuşulacağı maç değil. Wolfsburg'da ilk maçta kırmızı kart gören Grafite'nin yerine haftasonu 3-3 biten Mainz maçında 2 gol atan Obafemi Martins oynayacak. Grafite'nin kırmızısı iyi mi oldu kötü mü oldu çözemedim.

Bizde ilk maçın yıldızı yukarıdaki ikili yine defansın göbeğinde oynayacaktır. Önlerinde de Ernst. Ama takımın geri kalanı tam bi muamma.Rıdvan, İbrahim Toraman, İsmail, Nihat, Holosko, Delgado, Batuhan sakat. Tello'nun durumu da maç saatinde belli olacak. Gol atmamız, galip gelmemiz gereken maçta bu kadar hücum gücünden eksik bi şekilde maça çıkmak zorunda olmak can sıkıcı. Ama yapacak birşey yok. Çıkan 11 tane kartal yürek, terinin son damlasına kadar savaşacak ve bu maçı alacak...

Son olarak ;



Saldır Beşiktaşım ooolllleeeeeeeeeeyyyyy...

2009 Yılın Futbolcusu Adayları Açıklandı

19. kez verilecek olan FIFA Yılın Futbolcusu ödülü için aday futbolcular açıklandı.

Michael Ballack, Gianluigi Buffon, Iker Casillas, Cristiano Ronaldo, Diego, Didier Drogba, Michael Essien, Samuel Eto’o, Steven Gerrard, Thierry Henry, Zlatan Ibrahimovic, Andrés Iniesta, Kaká, Frank Lampard, Luis Fabiano, Lionel Messi, Carles Puyol, Franck Ribéry, Wayne Rooney, John Terry, Fernando Torres, David Villa ve Xavi.

Aday gösterilen 23 oyuncunun genellikle İngiltere Premier Ligi'nden ve İspanya La Liga'dan çıkması ise ligdeki oyuncuların kalitesiyle birebir orantılı. Bu ödülün ilk sahibi Alman futbolcu Lothar Mattähus, son sahibi ise Manchester United'taki efsane sezonuyla Cristiano Ronaldo. Bence yine ödül kapışması Ronaldo ile Messi arasında geçer, 2007 ve 2008'de ikinci olan Messi bu sefer ödülü alır...

1991 - Lothar Mattähus
1992 - Marco Van Basten
1993 - Roberto Baggio
1994 - Romário
1995 - George Weah
1996 - Ronaldo
1997 - Ronaldo
1998 - Zinedine Zidane
1999 - Rivaldo
2000 - Zinedine Zidane
2001 - Luis Figo
2002 - Ronaldo
2003 - Zinedine Zidane
2004 - Ronaldinho
2005 - Ronaldinho
2006 - Fabio Cannavaro
2007 - Kaká
2008 - Cristiano Ronaldo

2 Kasım 2009 Pazartesi

The Girl Next Door

Filmi izlediğimde 2004 yılıydı. Elisha Cuthbert hayranlığım o filmden beri devam eder. The Girl Next Door'dan beri oynadığı filmleri kaçırmam... Sene geldi 2009'a, aradan geçti 5 yıl. Bana filmi hatırlatan olay ise yan tarafımıza taşınan güzeller güzeli voleybolcular sayesinde gerçekleşti. Bu 3 güzel bağyan sayesinde her apartmana giriş çıkışım, her asansöre binişim heyecan içinde. İki tane yaşıtım bi tane de benden 4 yaş büyük bi bağyan daha var. Geçen gün evi temizleyeceklermiş, süpürgeyi istediler. Evdeki halı olasım geldi. (td'yi bilenler için ara not : ultraseyfo stili bi yazı oluyor kusura bakmayın) Annem süpürgeyi geri istemeye gitti, gitmişken de içeri girip kahvesini içti, gelinlerine şöyle bi alıcı gözle baktı ve hedefi belirledi. Bundan sonraki amaç her gün bi kademe yukarı çıkmak. Final vuruşu bi akşam yemeğiyle gerçekleşebilir. Sapkınca önerileriniz dışında şöyle yap, böyle yap tadında önerileriniz varsa bekliyorum...

dipnot : msn, facebook, twitter, friendfeed vs. alımlarında bu yazı kendi kendini imha edecektir...

1 Kasım 2009 Pazar

Manu "Batman Catcher" Ginobili

Dün gece San Antonio Spurs'ün sahası olan AT&T Center oynanan ve San Antonio Spurs'ün Sacramento Kings'i 113-94 yendiği maçta çok ilginç bi olay yaşandı. Maçın ilk çeyreğinin bitmesine az bi süre kala sahaya giren yarasa oyunu durdurttu. Spurs'ün Arjantinli yıldızı Manu Ginobili de yarasaya tokat atmak suretiyle öldürüp avcuna alıp saha dışına çıkardı. Maçı da 5-7 saha içi isabetiyle 13 sayı 3 asist 1 ribaund ile tamamladı. Buyrun bu ilginç anın videosu...