20 Şubat 2010 Cumartesi

Beşiktaş - Galatasaray | Maç Öncesi

Geçen sene İnönü'ye şampiyonluk maçı için çıkmıştık. Üzerinden 7-8 ay geçti. Bu kez 2009-2010 sezonunun kader maçını oynayacağız. Saçma kadrolarla, formsuz isimlerle, formsuz oyuncuların ısrarıyla, hücum hattındaki tutuklukla ve bir çok nedenle bu sene oldukça geriye düştük. Bu yarışta tekrar varız diyebilmek için, ligden 22. haftada kopmamak için çeyrek sıfırla da olsa bu maçtan 3 puan almalıyız. Bu sene nasıl oynarsak oynayalım önemli olan 3 puan haftalarına erken girdik rakiplerimizin arayı açmasıyla. Deriiin kadro analizleri yapmayacağım. Zira geçen hafta çıkan bu senenin en iyi kadrosu 2 metreye pas vermekten aciz bir durumdaydı. Öyle olmasa bile başımızdaki isim için boşuna klavye eskitmemem gerektiğini öğrendim. Söz konusu derbi ve Mustafa Denizli olunca ilk 11'de en az 2 tavşan olur. Bu sefer basına yansıyan isimler Fink'in kulübeye geçip İbrahim Toraman'ın orta sahada başlaması. Toraman'dan boşalan yere Rıdvan'ın geçip, iyileşen Ferrari'nin de Sivok'un yanına katılması olarak söyleniyor. Sol açıkta geçtiğimiz haftalarda 18'e bile girmekte zorlanan Serdar Özkan'ın sol açıkta, Nobre'nin de forvette başlayacağı dedikoduları da var. Şöyle bir kadroya bile şaşıramayacak duruma geldim Mustafa Denizli sayesinde. Galatasaray'ın Madrid deplasmanından 1-1'lik avantajlı bir skorla dönmesi akılları ister istemez hafta içi oynayacağı Sami Yen'deki Atletico Madrid maçına kaydıracak. Beklenenenden çabuk iyileşen Jo'nun ise 18 kişilik kadroda olması bekleniyor. Bu maç için sıkıntı çekeceğimiz yer kesinlikle sol kanadımız olacaktır. İbrahim Üzülmez'e Keita karşısında sabır diliyorum. Burada önemli nokta İbrahim'in önünde kim oynarsa kati suretle Galatasaray ataklarında İbrahim'e yaklaşarak oynamalı. Böylece Keita'nın etkisi azaltılabilir. Bobo'dan bu maç yine gol bekliyorum. Nihat oynar da kazara götüne başına çarpıp gol atarsa taraftarın gözündeki kredisi 1-2 level atlar. Öyle ya da böyle Demirören'e ve çirkin gülüşüne rağmen kazanan biz olalım...

Çocuklar inanın, inanın çocuklar...

Basketbol Türkiye Kupası Yarı Finali

Son 3 senede olduğu gibi turnuvaya yine çeyrek finalde veda ettik. Bunda Chatman'sız kadronun sudan çıkmış balığa dönmesinin de katkısı oldu. Bizim maçtan önce ikinci devrenin son 16 dakikasında 42-19'luk insanlık dışı bir seri yakalayan Mersin BŞB, Karşıyaka'yı geçip yarı finalist olmuştu. Efes Pilsen son haftaların formda takımı Banvit'i zorlanmadan geçti. Efes Pilsen'de Rakocevic süre almaya devam ediyor. Nachbar'ın da esamesi okunmuyor. Günün son çeyrek final karşılaşmasında da Türk Telekom, Fenerbahçe'yi oldukça zorlasa da son maçlarda oldukça formda olan Emir Preldzic'in yardımıyla Fenerbahçe tur atladı. Bugün oynanacak yarı final maçları öncesinde kuralar çekildi. Buna göre;

17.30 Bornova Belediyesi - Mersin BŞB (D-Spor)
19.45 Efes Pilsen - Fenerbahçe Ülker (D-Spor)

Böylelikle erken finali kazanan kupanın bir kulbundan tutmuş olacak. Bu kurayla birlikte kupa finalinde bir sürpriz takımın olması da kesinleşti. Evde olursam o saatlerde izleyip o maçları da yorumlamaya çalışacağım...

19 Şubat 2010 Cuma

Beşiktaş - Bornova Bld.

Hafta içindeki Beşiktaş'ın herşeyi konumundaki Mire Chatman'ın vücudundan alınan örnekte yasaklı maddeye rastlanması sonucu Beşiktaş yönetimi Chatman'ın sözleşmesini iptal etmişti. Efes Pilsen'i ya da Fenerbahçe'yi çekmediğimiz bir kurada 22 yılımın herşeyinin geçtiği Bornova'yı geçeriz diye düşünüyordum Chatman olayına kadar. Beşiktaş sezon başından beri hızlı basket oynuyor. Bıyıktay antremanlarda bunlara çalışıyor. Chatman'ın eksikliğine bir de Cevher eklenince ve Chatman yerine guard rotasyonunda daha sakin bir oyun stiline sahip olan Engin Atsür ve Arın Soğancıoğlu kalınca takım sudan çıkmış balığa döndü. Maçın ilk 2 dakikasındaki 8 sayılık farkı maç boyunca korudu. Maç boyunca skor 8-15 arasında gidip geldi. Arada 15'in de üstüne çıktığı oldu ama genel olarak o farktaydı maç. Son çeyreğe girilirken 21 sayı farkla öndeydi Bornova Belediyesi. Maçın son anlarında iyi bir momentum yakalayıp farkı 12'ye kadar düşürdük ve topu kaptık ama kapılan top sonrası çizgiye basılması gardımızı düşüren pozisyon oldu. Bornova Belediyesi kendini sıkmadı, Beşiktaş tam saha baskı uyguladı. Sonuç olarak yarı final şansını 80-92'lik skorla Bornova Belediyesi yakaladı. Maçın MVP'si 32 sayı 8 ribaund 4 asist'le Joshua Shipp oldu. Bizde de öne çıkan isim 14 sayı 9 ribaund 4 asist ile Muratcan Güler ve 18 sayı 7 ribaund 2 asistle Brad Newley oldu. Chatman'ın yokluğu sonrası ligde de sıkıntı yaşayacağımız oldukça açık. Ya takım inanılmaz bi gelişme gösterip yeni oyun sistemine uyum gösterecek ya da Chatman ayarında, oyunu hızlandıran, kendi şutunu yaratan, oynayan ve oynatan bir guard alacağız. Bakalım önümüzdeki günler neler gösterecek...

Tv'de Hafta Sonu

20 Şubat Cumartesi
13:30 Bucaspor-Kartalspor / D Spor
13:30 Göztepe-Şanlıurfaspor / Yeni Asır TV
14:45 Everton-Man United / Spormax
15:00 Eskişehirspor-Gençlerbirliği / Lig TV
16:30 Nurnberg-Bayern / TRT 3
17:00 Wolves-Chelsea / Spormax
19:00 Trabzonspor-İstanbul BB / Lig TV
21:00 Barcelona-Santander / NTV
21:45 İnter-Sampdoria / NTV Spor
22:00 Paris-Toulouse / Kanal A
23:30 Corinthians-Rio Branco / Spormax

21 Şubat Pazar
13:30 Altay-Rizespor / D Spor
16:00 Aston Villa-Burnley / Spormax
16:00 Bologna-Juventus / NTV Spor
16:30 Freibourg-H.Berlin / TRT 3
17:00 Man City-Liverpool / Spormax
18:00 Marseille-Nancy / Kanal A
19:00 Beşiktaş-Galatasaray / Lig TV
19:30 Portsmouth-Stoke City / Spormax
21:00 Palmeiras-Sao Paulo / Spormax
21:45 Bari-Milan / NTV Spor
22:00 Rennes-Lille / Kanal A
22:00 Real Madrid-Villareal / NTV

22 Şubat Pazartesi
20:00 Dardanelspor-Karabükspor / D Spor
20:00 Fenerbahçe-Bursaspor / Lig TV
22:00 Blackburn-Bolton / Spormax (Premier League)
22:00 Valencia-Getafe / (La Liga)

Yarın önce Göztepe sonra Eskişehirspor maçları, akşamına Inter-Sampdoria. Pazar günü derbi stresine göre Manchester City-Liverpool maçı, ardından derbi. Pazartesi de Fenerbahçe-Bursaspor maçı ilk yarısı, sonrasında halı saha maçı. Eve gelince yorgunluğa göre de Valencia-Getafe maçı. O değil de okul başlıyo yahu...

18 Şubat 2010 Perşembe

Michael Jordan's Gatorade Ads.

Michael Jordan'ın harika Gatorade reklamı. En sonda North Carolina'lı Jordan'ın gelmesi koparan nokta... Dün Majesteleri 47 yaşına bastı. Bilinçli bir şekilde uzun yıllar Chicago'daki Jordan'ı izleyemediğim için hep üzülmüşümdür. Videolarıyla avunmaya çalışıyorum Majesteleri'nin...

17 Şubat 2010 Çarşamba

D-Smart ve Star TV

Star'ın dünkü CL maçlarından hiçbirini yayınlamamanın rezilliği sonucunda okuyucularıma bir güzellik yapayım dedim. Perşembe günkü Fenerbahçe maçı Star tarafından yayınlanırken, Galatasaray maçı D-Smart bünyesinde şifreli bir kanal olan Eurofutbol kanalından yayınlanacak. Galatasaray maçını izlemek isteyip de izleyemeyenler, evinde D-Smart'ı veya uydusu olmak şartıyla kanal ekleme kısmından "10968 - Yatay (H) - 11200 - FEC 5/6" frekanslarını girerlerse kardeş ülke Azerbaycan'ın İçtimai TV'sinden maçı rahatlıkla izleyebilirler. Star'ın dünkü iki harika maçı da D-Smart bünyesinden yayınlamasının hiçbir mantıklı tarafı yok. Ne sanıyorlar, Milan-Manchester United maçını izlemek için insanların D-Smart alacaklarını falan mı? Bizim de aldığımız güne nalet olsun diyorum. Bir platform kendini bu kadar küçültmemeli. Hem de daha 1 ay önce ezeli rakibi tarafından haşat edildikten sonra... Neyse, iyi seyirler...

Guus Hiddink'le Anlaşıldı

Haftalardır dedikodusu dönüp duruyordu ve daha resmi açıklama yapılmadan BBC, Sky Sport işin çoktan bitirildiğini duyurmuştu. Sonunda resmi açıklama da geldi. 2+2 yıllık olmak üzere mucizelerin yaratıcısı Guus Hiddink milli takımın başında. Anlaşma Guus Hiddink'in Rusya ile anlaşması sürmesinden dolayı 1 Ağustos 2010 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek. Hiddink'in yardımcılıklarını özellikle istediği Oğuz Çetin ve kaleci antrenörlüğünü Engin İpekoğlu yapacak. Hiddink bir de ismi daha sonra açıklanacak bir Hollandalı antrenör getirecek. Oğuz Çetin'in milli takıma birşey vereceğini düşünmüyorum. Fatih Terim zamanında yutan eleman modunda olan Oğuz Çetin'in defteri o zaman dürülmeliydi bana kalırsa. Yine de isteyen Hiddink olunca durup bir düşünmek gerekiyor. Öncelikli hedef ne olursa olsun önümüzdeki 2012 Avrupa Şampiyonası'na katılmak olmalı. Zaten olmazsa Hiddink'in arkasında o baskıdan sonra kimsenin durabileceğini sanmıyorum. Umarım ülke futbolumuz için hayırlı bir anlaşma olmuştur. Tekrardan Türkiye'ye hoşgeldin Hiddink...

16 Şubat 2010 Salı

Şampiyonlar Ligi Finali

Bugün başlayacak Şampiyonlar Ligi 2. tur maçları öncesi bu sene Santiago Bernabeu'da oynanacak finalin logosu... Kuralar çekildiğinde kısa bir analiz şurada yapmıştım. Bugün Star çok ilginç bir şekilde hiç bir maçı yayınlamıyor. Futbol Smart 40. kanalda Milan-Manchester Utd., Eurofutbol 42. kanalda Olympique Lyon-Real Madrid maçları var. Yarın da Star Porto-Arsenal maçını veriyor.

15 Şubat 2010 Pazartesi

All-Star Game

Olağan üstü bir salonda (stadda mı demeliydim?) oynanan All-Star maçını 108,713 kişi izledi. En fazla seyirciyle izlenen basket maçı kategorisinde de muhtemelen bir daha kırılmamak üzere Guinness rekorlar kitabına girdi bu karşılaşma. Maç öncesi Shaq'ın kadroda olmayışı hayal kırıklığına uğrattı ben de dahil olmak üzere çoğu basket severi. Bir de üstüne Kobe Bryant, Brandon Roy gibi isimler sakatlık dolayısıyla kadrodan çıkınca maçın iyice yavan olacağını düşünüyordum. Öncelikle maçı izlemeyeyim, ertesi gün bluray'ini indirip izlerim diye düşünmüştüm. Sonra senede 1 kez olan olayı kaçırmak olmaz diye düşünüp televizyon karşısında yerimi aldım.

Shaq'ın yokluğunu, onun sempatikliğini bundan sonraki yıllarda sevimli dev Dwight Howard sırtlayacak gibi gözüküyor. Maçın en akılda kalan 6-7 pozisyonunun 3ünde 4ünde onun imzası vardı. Önce üçlüğü salladı, sonra bir pozisyonda aldığı ribaunddan sonra Amerikalıların "coast-to-coast" diye tabir ettiği tüm sahayı katederek vurduğu smaçla 108,713 kişiyi ayağa kaldırdı. Zor bir pozisyonda topu imkansızdan alıp alley-oop'la çembere soktu. 2. çeyrekte Deron Williams kelimenin tek anlamıyla oyunu domine etti. 3. çeyrekte sazı tekrar Howard aldı. Son çeyrek her all-star maçında olduğu gibi şovun bittiği, maçın sertleştiği anlara sahne oldu. Bir kaç pozisyonda Zach Randolph gereksiz fauller yaptı. Onun da ilk All-Star maçı heyecanına vermek gerek. Son periyoda kadar MVP adaylığında doğuda öne çıkan iki isim Dwayne Wade ve LeBron James harika smaçlar, müthiş alley-oop'larla maça heyecan getirdi. Doğuda son periyoda damgasını vuran bir diğer isim de her ne kadar kanım ısınamasa da bu seneki oyunuyla büyük bir alkışı hakeden Chris Bosh oldu. Ama maçın son topa kalmasında, heyecanın son ana kadar devam etmesinde, batıyı sürükleyen isim son periyodda harika bir yüzdeyle oynayan ve bir gün önce 3'lük yarışmasında Paul Pierce'a geçilmesinin acısını çıkaran Chaunsey Billups oldu. Son saniyelerde önce Billups, Bosh'a daha sonra Howard Nowitzki'ye faul yaptı. Serbest atışlar kaçmadı. Son topta batının tek MVP adayı Carmelo Anthony üçlüğü kaçırınca doğu geçen senenin rövanşını alıp maçı 141-139 kazandı.

Maçın MVP'si 28 sayı (12/16), 11 asist, 6 ribaund, 5 top çalmayla Dwayne Wade oldu. Doğuda diper öne çıkan isimler 25 sayı (10/22), 5 ribaund, 6 asist, 4 top çalmayla LeBron James, 23 sayı (9/16), 10 ribaund ile Chris Bosh ve 17 sayı (7/10), 5 ribaund, 3 blok ile Dwight Howard oldu. Batıda ise 27 sayı (13/22), 10 ribaund 2 asist ile Carmelo Anthony, 5-8 üçlükle oyunun ortaya gelmesini sağlayan oyunuyla 17 sayı 5 asist yapan Chaunsey Billups, evinde seyircisinin önünde 22 sayı (8/15), 4 ribaund, 2 asist, 1 top çalmayla oynayan Dirk Nowitzki, 2. çeyrekte sazı eline alıp oyunu domine eden 14 sayı (6/11), 6 asist, 3 ribaund, 4 top çalmayla Deron Williams oldu. Genel olarak eski All-Star'ları aratan bir karşılaşma olsa da o devasa salon ve insanlık dışı olan dev ekran için değerdi. Tebrikler böyle bir organizasyon için Mark Cuban ve Jerry Jones'a gitsin. Şimdi tekrar normal sezon maçlarını takibe devam. Basketbol güzel bi spor...

Sprite Slam Dunk Contest

Direk sonuç cümlesiyle giriş yapayım. Dominique Wilkins'in, Michael Jordan'ın, Jason Richardson'ın 2'şer kez kazandığı ödülü şu antipatik herifin 3. kez kazanmış olması aşırı derecede mide bulandırıcı. Herif de yüzsüz gibi ısrarla katılmaya devam ediyor. Seneye de muhtemelen katılacaktır.

Yiğidi öldür hakkını teslim et demişler. 3. şampiyonluğunda ilk kez bu sene hak ederek aldı ödülü. Birbirinden güzel 4 smaçla yürüdü gitti. Yarışmayı bayık hale getiren, normal sezonda 30-35 metre sıçrayıp bloklar koyan, panyanın üstündeki tozları alan Shannon Brown'un sanki karşısında savunma varmışçasına yaptığı basit smaçlar oldu. Keza Gerald Wallace da bitse de gitsek surat ifadesindeydi. Dümdüz smaçlar bastı ve yerine oturdu. Finale çıkan DeMar DeRozan da bu seneki yarışmanın en güzel smacını ilk turda heba edince final turuna basacak, seyircinin oylarını arkasına alacak smaçları vuramayınca Nate Robinson 2'si üst üste olmak üzere (diğeri 2006 - Houston) toplamda 3. şampiyonluğunu kazandı.

Foot Locker 3-Point Shootout

Yarışma öncesi favorimi Chaunsey Billups olarak belirlemiştim. İlk turda Eddy Curry 18, Paul Pierce ve Chaunsey Billups'da 17'şer puan alarak finale çıktılar. Diğer elenen üç isim olan Danilo Gallinari, Daequan Cook ve Channing Frye'da 15'er puan alarak yarışmaya ilk turda veda ettiler. Final turuna ilk başlayan isim Paul Pierce oldu ve iyi bir performans göstererek 20 puanla yarışmayı tamamladı. Bu puan diğer iki isim için de baskı yarattı. Her kaçan şut sonrası "bunu kaçırmamalıyım, birincilik gidiyor" diye ister istemez düşünüp baskı altına girmişlerdir. Pierce'ın ardından sahne alan Billups kabus gibi bir final turuyla 14 puanda kaldı, son olarak yarışan Eddy Curry de 17 puanda kalınca Paul Pierce ödülün sahibi oldu. Bu ödül aynı zamanda 1988 yılında Chicago'da düzenlenen All-Star hafta sonunda ödülü alan Larry Bird'ten sonra ilk defa Boston takımına geldi.

Taco Bell Skills Challange

Yarışmaya Deron Williams ve Steve Nash gibi iki ustanın yanında çaylak Brendon Jennings ve Bulls'un oyun kurucusu Derrick Rose katılacaktı. Rose son maçta kalçasının üstüne düşünce oyundan feragatını istedi ve yerine Russell Westbrook katıldı. Favoriler D. Williams ve Nash olsa da driblingi, bounce pas ve normal pası, ardından da şutu 17 saniye gibi harika bir zamanlamayla geçen Jennings heyecanlanıp son göğüs pasında 5. denemesinde başarınca elenmekten kurtulamadı. Finale kalan son 2 isim zaten oyun tarihinin rekorlarından ikisine sahip olan isimdi. Nash final turunu 29,9 saniyede tamamladı. Deron Williams bu zamanı geçecek gibi dururken Jennings'in de belalısı olan pasta takılınca Nash aldı ödülü gitti.

Haier Shooting Stars

6 şut ve 3 oyuncu üzerinden oluşan parkurda her takımda bir eski NBA oyuncusu, bir NBA oyuncusu ve bir WNBA oyuncusu oluyor. Kısa mesafeli şut, orta mesafeli şut, potanın karşısından 3'lük, sağ dipten 3'lük ve sol çaprazdan 3'lük sonrası, orta sahadan uzun mesafeli bir şut ile parkur tamamlanıyor. Los Angeles, Atlanta, Sacramento'nun arasından sıyrılan Texas karması (Houston, San Antonio, Dallas kombinasyonu) 34,3 saniye ile şampiyonluğu aldılar götürdüler.

H.O.R.S.E Game

Bi nevi bizdeki Eşşek oyunu gibi betimleyebilirim bu yarışmayı. 3 oyuncu katılıyor ve kaçırdıkları şut için bir harf alıyorlar. İlk şutu kaçıran H, iki şutu kaçıran H.O gibi... H.O.R.S.E olan eleniyor. Omri Casspi, Rajon Rondo ve Kevin Durant arasında geçen yarışmada ilk elenen Omri Casspi oldu. Casspi gittikten sonra H.O.R.S olan Rondo ve H.O.R olan Durant deli gibi bi 3'lük yarışına girdiler. Rondo kaçırsa elenecekti ama en az 6-7 tane üstüste sokup direndi. Ardından 3'lüğü kaçınca H.O.R olan Durant şampiyon oldu.

Teknosa Türkiye Kupası

Bu haftasonu Adana'da oynanacak 8li finallerde çeyrek final maçlarının kuraları çekildi. Buna göre;

Karşıyaka - Mersin BŞB
Banvit - Efes Pilsen
Fenerbahçe Ülker - Türk Telekom
Beşiktaş - Bornova Belediyesi

Beşiktaş bir Türkiye Kupası klasiği haline gelen Efes Pilsen'i çekmediği için şanslı diyebilirim. 22 yıldır içinde olduğum, semtim, Bornova'yla eşleşmek de güzel bir an benim için. Çok rahat olmasa da bir galibiyetle yarı finali göreceğimizi düşünüyorum. Karşıyaka - Mersin BŞB maçı koç Mete Babaoğlu için ilginç olacak. Zira 2 hafta önceye kadar Karşıyaka'nın altyapı koordinatörlüğünü yapıyordu. Şimdi Mersin'in başında. Fenerbaheçe, Türk Telekom'u zorlanmadan geçer diye düşünüyorum. Banvit - Efes Pilsen eşleşmesi de güzel bir eşleşme oldu. Rakocevic - Ergin Ataman kavgası sonrası bavulunu toplayan Rakocevic Fenerbahçe maçında ilk 5'te sahaya çıkmıştı bu haftasonu. Bu da demek oluyor ki bu yaşanan kavga sadece para cezasıyla geçiştirildi. Olan yine Nachbar'a, Sinan Güler'e oldu diyebiliriz...