2 Aralık 2010 Perşembe

CSKA Sofia - Beşiktaş

Yazıya başlamadan önce Cenk'in durumunu öğrenip öyle yazayım dedim. Çok şükür ki korkulan haber gelmedi. Cenk bi aksilik olmazsa Tabata ile birlikte sahada olacak. Nobre ise sakatlar kervanına eklendi ve devreyi kapadı. Bugün Nobre'nin sakatlanmasıyla sahaya giren Ali Kuçik Bursaspor maçında ilk 11'de başlayabilir. Bobo, Nihat, Nobre, Quaresma sakat Fatih Tekke malum. Veya Holosko tek forvet oynayıp bizi kahredecek. Bakalım Schuster dayı Bursaspor maçına neler hazırlıyor.

Geceyle ilgili 4-5 önemli detay vardı. Koca ilk yarının yine her zamanki gibi heba edilişi, Cenk'in uzun süredir maçlarda görmediğimiz güzellikte bir kurtarışla belki de maçı bize getirmesi, Ali Kuçik'in didinmesi, Guti'ye kaptanlık pazubandının oldukça yakışması, Hakan Arıkan'a artık söylenecek laf söz olmaması. Sanıyorum M'bolhi sen yaparsan ben kralını yaparım diye düşündü. Rakip takımın kalecisini örnek alacağına ilk devre kendi takımının kalesini koruyan kaleciyi örnek alsaydı keşke diyeceğim ama artık çok geç. Geçmiş artık Hakan'dan. 2003'ten sonra ilk defa Avrupa'da Şubat'ı görecek olmamız ise kilit nokta. Son maçlara gerek kalmadan bunu başarmamız da Beşiktaş kimliğine yakışmayacak bi başarı :) Grubu 2. olarak bitirmeyi garantilediğimizden ilk maç İstanbul'da olacak. Umarım gruplardaki kura şansımız yanımızda olur. Çek bi Letonya...

Haftasonu önce İnönü, Salı günü Akatlar, Çarşamba İzmir'e dönüş. Cuma günü büyük gün. 6 ay-12 ay, hava-kara-deniz, şehirler şehirler şehirler... Bakalım bizim kısmetimizde neler var... Çarşamba görüşmek üzere...

Askerlik vol. 5

En büyük işkenceye sebep olan işlem olduğundan sadece bunun için özel bi etiket bile açılır ya, neyse. Vol. 5'le devam edelim. Dün gece bi arkadaş sağolsun 11.30 gibi ismimizi yazdırmış. Sabah 6.30'da Narlıdere'deydik. 50'li gruplara ayrıldığımızda 4. gruba düştük. İsimler okundu, insanlar gruplarına yerleşip 50-50 ayrıldı ve elektronik eşyaları kapıya teslim edip içeri girdik. Bi kere ben hayatım boyunca bu kadar angarya işi bu kadar yavaş yapan bi kurum görmedim. Totalde 1,30 saat sürecek olan işlem 5-5,30 saat sürdü. 50'li grup halinde ilerle, 50'li grup halinde otur, 50'li grup halinde form doldur, 50'li grup halinde tekrar bekle, 50'li grup halinde bi önceki grubun işlemleri bitirmesini bekle, bekle, bekle, bekle... Daha sonra 25'i sözel, 25'i sayısal olmak üzere 50 soruluk sınav. Her iki bölümde de yapılan 17-18 soru. Daha sonra son evraklar ve formlar için tüm gün yine yaptığımız gibi bekleme... Ve en son olarak içeride açtığımız sarı zarfı, içindekileri alarak başka bi sarı zarfa yerleştirme ve 50'li grup halinde Narlıdere İstihkam Okulu ve Eğitim Merkezi'ni saat 12.20 civarı terketme... Sanırım son basamak gideceğim yeri öğrenmek kaldı... Hayırlısı...

1 Aralık 2010 Çarşamba

Askerlik vol. 4

4 Kasım'da 10,75'i cukka yapıp sarı zarfı teslim almamdan sonra artık basamaklar kısalıyor. Her ihtimale karşı tıraş olunup çocuksu surata bürünüldü, muhtemelen tüm gece Narlıdere İstihkam Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı'nın önünde olunacağından en azından ayakta tutması için 1,5-2 saatlik uyku çekildi. Ben derbi bileti için böyle bir sabahlama görmedim. Bakalım bizi neler bekliyor. Umarım olabilecek en kısa zamanda işlemler hallolur, sınavıma girer çıkar ve 10 Aralık 00.00'ı bekleyeme başlarım. Neşe Karaböcek'ten geliyor; Bitsin Artık Bu Çile...

Inked #10

#10

29 Kasım 2010 Pazartesi

Beşiktaş Forma Koleksiyonu

Uzun zamandır düşünce aşamasında olan Beşiktaş Forma Koleksiyonu blog'um Ömer'in de katkılarıyla açılmış bulunmakta. Fotoğraflar da eklenecektir. Elimde olmayan formalar için her türlü takas / para teklifine açığım. Blogla ilgili diğer Beşiktaşlı arkadaşları da bilgilendirirseniz sevinirim.

http://besiktasformakoleksiyonu.blogspot.com

28 Kasım 2010 Pazar

10-11 | Galatasaray - Beşiktaş

Takımların maç öncesi puan sıralamasındaki yeri, formsuz ve sakat oyuncuların çokluğu, yönetim bazındaki sorunlar vs. Bunların hiç birisinin öneminin olmadığı, Beşiktaş'ın yine Beşiktaş, Galatasaray'ın yine Galatasaray, derbinin yine derbi olduğu görüldü. Takımlar ne durumda olursa olsun derbilerde atmosfer farketmiyor.

Kadrolar maçın başlamasına 1 saat kala açıklandığında benim açımdan tek soru işareti İsmail Köybaşı'ydı. Geri kalan kadro mecburiyetten çıkan ve çıkabilecek, maksimumunu verebilecek bir kadroydu. Maçın başında, 8. dakikada futbol fakiri Ali Turan'ın tüm Beşiktaşlılar gibi benim de sıkça eleştirdiğim ve acilen takımdan gönderilmesini istediğim Holosko'yu düşürünce penaltı kazanıldı. Guti de yüzüne tutulan lazere rağmen riskli ve kötü sayılabilecek bir penaltı vuruşuna rağmen bizi 1-0 öne geçirdi. Erken gelen golden sonra Schuster'in Beşiktaş'ında daha önce çok az gördüğümüz kontrollü futbol öne çıktı. Bunda puan sıralamasındaki yer, deplasmandaki derbi, erkenden öne geçilmesi gibi faktörler etkili oldu. Diğer maçlara göre nispeten kapalı oynamamıza rağmen pozisyon verdik ama bunda da Cenk oldukça başarılıydı. İlk yarı sonunda soyunma odasına 1-0 önde gidildi.

İkinci yarıda yine kontrollü bir Beşiktaş, özellikle 55-70 arası oldukça etkili Galatasaray vardı ama bitirici oyuncu eksikliği ve şansımızın da yanımızda olmasıyla bu tehlikeli evre atlatıldı. Daha sonra rakibin oyundan düşmesine fırsat bilerek ayağa toplarla çıkılan atakların birinde Guti Hazretleri, takımın Holosko'dan sonra eleştirilen bir diğer ismi Nobre'nin kafasına adrese teslim orta yaptı. Nobre de hem skoru 2-0 a getirdi hem de Galatasaray'a karşı 7. golünü attı. 2-0'dan sonra son dakikada maçın alt'a gittiğini gören ve aldığımız istihbarata göre üst oynadığını öğrendiğimiz Cenk Gönen'in ikramıyla skor 2-1'e gelse de İbrahim Üzülmez'in sağ ayakla attığı golün 7. zafer yıl dönümünde tekrardan Ali Sami Yen'de galip geldik. Kapanışı yaptık, imzayı attık, mührü vurduk. Şimdi yıkabilirsiniz. Seyrantepe'de görüşmek üzere...