Maçın üzerinden 15 saat geçti, hâla içim kıpır kıpır. Ne yazsam ne anlatsam inanın bilemiyorum. Mehmet kardeşimizin İnönü'ye gelip futbolcu abileriyle sahaya çıkması mı, tribünde taraftarının arasında olması mı, 20. dakikada 30000 taraftar önünde 2-0 geriye düşüşümüzü mü, ardından son maçlarda klasikleşen Ekrem Dağ-İbrahim Toraman mevki değişimini mi, Ekrem Dağ'ın yine 360 dönüp ama bu sefer adamı çalımlayıp yaptığı ortada Nihat'ın 5.5 ay sonra gol atmasını mı, 31. dakikada gelen golden sonra 60 dakika boyunca Eskişehirspor'u kendi sahasına hapsedişimizi mi, Koray Arslan'ın şımarıklığı sonucu 3 olmayan pozisyonda tüm Beşiktaşlıların yüreklerinin ağzına gelmesini mi, Bobo'nun ofsayt diye sayılmayan golünden sonra Eskişehirspor'un imdadına ilk yarının bitiş düdüğünün yetişmesini mi?
İkinci yarı hız kesmeden kartallar gibi saldırmaya devam edişimizi mi, İbrahim Üzülmez'in muz ortasını mı, Fink'in harika kafası sonrası İvesa'nın mükemmel kurtarışını mı, pozisyonun devamında Bobo'nun Fenerbahçe Türkiye Kupası finalinde golüne benzer bir golle iğne deliğinden topu geçirmesi mi, hız kesmeden ataklara devam etmemiz mi, geçen hafta Sivok'un sakatlanmasından sonra bu hafta Ferrari'nin sakatlanmasını mı, sakatlıktan sonra Mustafa Denizli'nin kadrolu adamı Uğur İnceman'ı küfürler eşliğinde sahaya sürüşünü mü, Uğur İnceman'ın geçen seneden bu yana ilk defa adam gibi bir performans ortaya koyup takımı toparlamasını ve atağa kaldırmasını mı, sonunda harika bir takım oyunuyla 3. golü atışımızı mı, Şili'deki depremden sonra iyi oyununa bir yenisini ekleyen Tello'nun 82'de çıkıp Serdar Özkan'ın girişini mi, 8 dakika içinde 3 pozisyona girip 90 dakika top oynayan futbolcudan daha çok küfür yemesini mi, Beşiktaş'ın arefeyi gösterip bayramı göstermemesini mi? Neyi konuşalım dün geceyle ilgili. Bence Mehmet kardeşimizin o gözündeki mutluluk ve evine boynu bükük bir şekilde dönmeyecek olması dün gecenin ana temasıydı. Şampiyonluk mu? Şu skordan sonra gümbür gümbür geliyoruz...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder