21 Ekim 2010 Perşembe

Beşiktaş - Porto

Maç başlamadan maçın gideceği noktayı belli eden 2-3 kriter vardı. Kalede basiretsizin oynaması, 7 kişilik yedek kontenjanında toplam 4 oyuncuyu yerleştirebilmemiz ve bunlardan birinin kaleci, ikisinin defans oyuncusu bir diğerinin de daha A takımla maça çıkmamış A2 forveti olması, kadro sıkıntısından futbolcular da dahil kime sorsan beraberliğe hayır denmeyecek durumda olunması.

Kadroyla ters orantılı olarak maça oldukça iyi başladık. Bu kadar eksik olan bir kadroyla yakaladığımızı atmamız lazımdı, 2. dakikada 3 hücum oyuncumuz Nihat, Nobre, Bobo topu içeri ittiremedi. Dediğim gibi yere sağlam bastık, özellikle Allah nazardan korusun Hilbert'in sağ kanattan etkili bindirmeleriyle de hücumda etkili olduk. Bu sıralarda Nobre'nin oyun kurucu oynaması da maç hakkında iç burkan bir detaydı. Porto'nun etkili hücumu yokken artık klişeleşen bir şekilde basiretsizin boşa çıkması sonucu 1-0 geriye düştük. Bir 5 dakikalık bocalamadan sonra yine oyunun kontrolü bizdeydi. Belki de Porto'nun da izin verdiği, yapmak istediği buydu. 43. dakikada rakip son adamı Bobo'yu düşürünce 10 kişi kaldı.

İkinci devre yine baskılı başladık. Oyun 55'ten sonra kitlendi. Schuster'in ise hamle şansı yoktu eksiklerden dolayı. Tüm bunlar olurken defanstan atılan uzun top, zamanlama hatası yapan Zapotocny ve Hulk'ın golü herşeyin tuzu biberi oldu. Maçın tek kazanımı Ali Kuçik'in forma şansı bulması oldu sanıyorum. Cümbür cemaat farkı bire indirmeye çabalarken de araya atılan topta Hulk şık bir çalım ve net bir vuruşla Porto'yu farka taşıdı. Grubun diğer maçında Rapid Vien deplasmanda CSKA Sofia karşısında 2-0 öndeyken en azından bir beraberlik koparmamız iyi olacaktı ama olmadı. Rakip 88'de 9 kişi kaldı. 90+2'de Bobo Beşiktaş formasıyla Avrupa'daki gollerine devam etti. 3-0'lık skorla eksiye inen averajımızı 0'a çıkardı. Bu açıdan 90+2'de gelen gol önemli olabilir grupta. 2 sene önce Quaresma taraftarı mest etmiş Avrupa devlerinde dolaştıktan sonra tutunamayıp Beşiktaş'ın yolunu tutmuştu. Umuyorum Hulk da bu sene transferini yapar ve tutunamaz 2 sene sonunda da Beşiktaş'ımızın formasıyla O'nu izleriz. Bu takım tam kadroyla Porto'yu zorlayabilecek, en azından deplasmandan beraberlik koparabilecek bir izlenim verdi. Tabi ki basiretsizin kalede olmaması şartıyla. Rövanş maçında defansın iki kilit adamı kırmızı kart cezalısı olacak. Sağlıklı bir Guti'ye, Quaresma'ya hatta Fatih Tekke'ye bile ihtiyacımız olacaktır. Ne pahasına olursa olsun deplasmanda en azından beraberliği koparmak lazım. Son bir cümle de Schuster'e; basiretsizin "yapma hocam, ben kötü bir kaleciyim" demesi için daha ne kadar takımı yakması lazım? Cenk'e Rüştü'ye yazık değil mi?

Hiç yorum yok: