27 Ekim 2009 Salı

Koleksiyon ve Arşiv

Herşey çocukken annemden aldığım bozuk para koleksiyonu ile başladı. Çok severdim o koleksiyonumu. Eski Türk Liraları'nın yanında Avrupa ülkelerinin bozuk paraları falan da vardı. Çocukluk aklı işte. O koleksiyonu baya geliştirebilirdim, elime fırsatlar da geçti ama top peşinde koşmaktan o zamanlar için "angarya" olan işlere vakit ayır(a)mıyordum. Tabi "Türk gibi başla, Alman gibi bitir" lafını da henüz duymuş değildim.

Ardından maymun iştahli bi şekilde sürekli bişeyin koleksiyonunu yapma hevesim devam etti. Futbolcu kartları, tasolar, oyuncak arabalar derken çocukluk geçti gitti. Ergenliğe girdiğimde şimdiki ergen gençler gibi saçımla başımla oynamadım. Ailenin tek çocuğu olarak alınan sorumluluklar vardı sonuçta...

Öncelikle TD'nin de katkısıyla yavaştan atkı koleksiyonu işine girdim. Bi ondan, bi bundan derken atkılar 10'u geçti. Ama çocukluktan gelen maymun iştahlılık son sürat devam bu arada.

E hadi forma koleksiyonuna döndüreyim işi diye düşündüm. Evi talan ettim ve şu anda manevi değeri akıl almaz boyutlarda olan Beşiktaş formalarımı "bana artık küçük geliyor" düşüncesiyle başkalarına verdiğimi çok çok geç de olsa acı bi şekilde farkına vardım. Yine de internetin nimetiyle eski yıllara ait 2-3 tane daha Beşiktaş forması edindim.

İşin maddi boyutu can yakmaya başlayınca içtiğim ve arkadaş ortamlarında içilen boş alkol şişelerini biriktirmeye başladım. Absinthe şişesinden, votka şişesine, her tür bira şişesinden, viski şişesine... Şu anda dolapta koyacak yer kalmaması dolayısıyla biraz frenledim kendimi. Sanırım bu işi Alman gibi bitirebilirim, en azından devam edebilirim.

Son uğraşım olan film koleksiyonu işini de layıkıyla yapıyorum diyebilirim. Önceleri indir-izle-sil üçgeninde devam eden film kültürüm arşiv olayına girdikten sonra indir-dvd'ye çek-diğer filmi indir-onu da dvd'ye çek-zamansızlıktan indirdiklerini izleyeme-dvd kapağı hazırla-dvd kutusuna yerleştir modunda devam ediyor. Her indirdiğim filmden sonra izlediklerim/izlemediklerim arasındaki uçurum artıyor. Artık zaten ucu yakalanacak gibi değil. Ama çok keyif aldığımı söyleyebilirim...

Bunca yıllık uğraşının sonunda ;

Fotomaç'ın verdiği Beşiktaş iskambil kartları ve Panini çıkartma albümleri
30 + bozuk para
50 + atkı
15 + forma
25 + şişe
400 + film...

Birşeylerle ilgilenmek, vakit geçirmek, maddi ve manevi herşeyini vermek... Bunlar güzel şeyler...

9 yorum:

samuray dedi ki...

o dvd arşivini kendin yapmışsın gibi utanmadan yazı yazmışsın üstüne,yazık :D

Smyrna dedi ki...

elbet senin de katkıların olmuştur %40-45'inde falan :D

Ömer dedi ki...

Sise koleksiyonunu cok gereksiz buldum nedense. Benim amacim bu zamanlarda bircok Besiktas ile ilgili materyal toplayip, ogluma saglam bir arsiv birakmak. Forma olur, dergi olur, atki olur.

Bunun icin evim buyuk olursa ileride, ayri bir oda bile ayirmayi dusunuyorum; "Besiktas odasi"

Smyrna dedi ki...

güzel düşünce ama mevcut "öğrencilik" şartlarında zor bişey benim için. ha çalışmaya başlarım paramı kazanırım, arttırdıklarımla öyle bişey yapabiliririm...

Şairler Parkı dedi ki...

Sevgili kardeşim, maymun iştahlıyım demişsin, atkı koleksiyonu da nasibini almış bundan, atkılara talibim o zaman:)))

Ege

Smyrna dedi ki...

maymun iştahlıyım dedim. yaptığım şeyleri elden çıkarıyorum demedim :)

samuray dedi ki...

yüzde 40-45 mi??? :D

Sabotaj dedi ki...

Sankt Pauli ile Partizan Beograd atkıları harika.

Ayrıca DVD koleysinunda sayıyı (fotoğraf ile) öne koyup "koleksiyonu layıkıyla yapıyorum" diye yazabilirsin, fakat önemli olan sayı değil, önemli olan o sayının içerisinde hangilerinin "olması gereken dvd'lere" ait olduğudur. Bekliyorum listeyi : )

mr.cash dedi ki...

hocam kesinlikle koleksiyonunuza hayranım