21 Ekim 2009 Çarşamba

CL | Wolfsburg - Beşiktaş #2

Her maçın kendi içinde bi kahramanı olur ya bu maçın kahramanı da tartışmasız Matteo Ferrari'ydi. Dzeko'ya nefes aldırmadı, Sivok'tan sekenleri toparladı, İbrahimgillerin kademesine girdi...

Mustafa Denizli yine her zaman olduğu gibi bu maç öncesi de kadroları gösterdiğinde kalbime indiriyordu. Ölümüm bu adamın elinden olucak muhtemelen. İbrahim Kaş - İbrahim Üzülmez seçimleri tam bi fiyaskoydu. Ekrem'i orta sahada oynatması da öyle. Bizim sağ kanat maç boyunca yol geçen hanı oldu Ekrem - İbrahim Kaş sayesinde. İbrahim Kaş'ı stoper oynatmazsam hiç oynatmam. -ki mevcut stoperlerimiz maşallah sezon başından beri 100. yıl defans ikilisini aratmıyorlar. -İbrahim Kaş'ın mevcut durumda takımda işi yok. İbrahim Toraman maç temposunu yakalarsa bu seneki kötü Ekrem'in de takımda işi yok. İbrahim Üzülmez'e ise artık başka bişey demiyorum. Sn. Mustafa Denizli İsmail Köybaşı'nı da A2 takımı ile yapılan hazırlık maçlarında tecrübelendirirsiniz. Maç boyunca iki takım da zaman zaman rakibine üstünlük kurdu. Golü atanın alacağı bi maçtı, Beşiktaş'ın bu konuda beceriksizliğini biliyoruz bir de üstüne Ferrari - Sivok ikilisi mükemmel oynayınca Wolfsburg'un etkili ayaklarından da gol gelmedi...

Deplasmanda alınan 1 puan her zaman için iyidir. Yine de Grafite'nin atılması sonucu bi tane kıstırsaydık hoş olurdu. 3 Kasım'daki rövanşta Grafite yok, yerine muhtemelen Martins oynayacaktır. Dzeko'yu yine Ferrari - Sivok ikilisi sündürür ama koşuculuk yerine yanlış spor seçen Martins'i durdurmak için İsmail Köybaşı ve Ekrem Dağ ya da İbrahim Toraman ikilisine ihtiyacımız olacak. 3 Kasım'daki maçta kazanırsak kendi göbeğimizi kendimiz kesecek konuma gelebiliriz. Mutlak surette 3 puan gereken bir maç ve bugünkü oyun ümit verici. Sadece son toplarda biraz dikkat...

Beşiktaşımızı gruptaki ilk puanı ve iyi oyunu için, teknik direktörümüz Mustafa Denizli'yi de Şampiyonlar Ligi kariyerindeki ilk puanı için kutluyorum...

Hiç yorum yok: