Seçim öncesi kimsenin umrunda değildi karşılaşma. Burada kulüp bas bas bağırırken "batıyorum" diye hiç kimsenin de bi futbol maçını önemseyeceğini sanmıyorum. Kadroda yine ne yaptığı belli olmayan Nihat ve Tello vardı. Tabata takıntısı ilk 11'de başlasa da devam ediyor. Gayet iyi oynadığı halde Tabata'yı çıkarmak çok garipti. Böyle bi garipliği de yapanın Mustafa Denizli olmasıyla şaşırma kat sayısı düşüyor doğal olarak. Dünyanın en saçma penaltı kararıyla maçın başından sonuna kadar çok iyi oynayan Bobo'nun golüyle öne geçilen maçta Necip yine forma şansı buldu. Güzel bi gelişme sayılabilir. Holosko'nunsa geçen sene şampiyonluğu getiren ekstra performansı için baya bi zaman gerekiyor. Eski Holosko'dan eser yoktu, hele 90+3 te kaçırdığı gol tam evlere şenlik cinsindendi. Hakem Özgür Türkalp penaltı pozisyonunda yardımcısına uyup ne kadar hatalı karar verdiyse Ömer'in Ernst'e attığı dirseği kırmızı kartla cezalandırmaması da en az penaltı kararı kadar hatalıydı. Şu hafta sonunda şu kadar maç analizi fazla bile, kısa kesiyorum. İçimden gelmiyor.
107 yıllık kulüp tarihinin en önemli hafta sonuna hem puan olarak hem oyun olarak iyi başladık. Umarım Pazar günü de bembeyaz bi sayfa açarız tarihimize.
Siyahı yaşıyoruz, beyazı arıyoruz. Çok sevdik be abi...
29 Ocak 2010 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder