6 Mart 2010 Cumartesi

Ne Desek Boş...

Bursa, Türkiye'nin en milliyetçi şehirlerinde başa oynar. İlk maçta olanlar hâla dün gibi aklımda. Yine PKK dışarılar, havada uçuşan sandalyeler, küfürler... Bu maçı Diyarbakırlılar 1 aydır bekliyordu savaş bekler gibi. Böyle olacağı belli olan bir maç için alınan güvenlik önlemleri de kreş çocuklarını karşıdan karşıya geçirmekle mükellef olan güvenlik görevlileri kadar komikti. Maç öncesi Bursaspor stada gelirken yapılan taşlamalar, camların inmesi günün gergin geçeceğinin habercisiydi. Yine de Lig TV stadın içini gösterince şu 3 pankartla içimde bir umut oluşmuştu. İlk maçta yapılanlara karşı Diyarbakırlılar gül de atabilirlerdi. Maç başlayana kadar o umutla bekledim. Ama maçın başında İstiklal Marşı ıslıklanırken utandım. Böyle bir tabloyla Türk halkı Georgios Karaiskakis Stadı'nda bile karşılaşmadı Yunanistan maçında. Mustafa Kamil Abitoğlu da bana dokunmayan yılan 1000 yıl yaşasın düsturuyla hareket ettiği için maç 17. dakikaya kadar kelle koltukta devam etti. 17. dakikada Bursaspor'un kazandığı köşe vuruşunda atışı kullanmaya giden Ali Tandoğan'a polis eskortluk etti. Pet şişeler, çakmaklar ve kaya parçaları yağdı. Kayalardan biri yardımcı hakeme gelince Abitoğlu'da hakemleri topladığı gibi soyunma odasına gitti ve maçı tatil etti. Yıllarca tehditlerle, ketenperelerle, acitasyonlarla lige çıkan ya da lige tutunan Diyarbakırspor nasıl bir ceza alacak çok merak ediyorum. Amatöre kadar yolunuz var...

Hiç yorum yok: