27 Ağustos 2010 Cuma

Helsinki - Beşiktaş

2-0'lık ilk maç sonrası işimizi kolaylayarak çıkmıştık. Bir de üstüne bu sene henüz normal bir gole imza atmayan Quaresma'nın erken golü eklenince maç antreman havasında geçti. Quaresma-Guti-Cenk döktürdü. Allah Cenk'i bulup getirenden razı olsun. Ligdeki çoğu takım iyi bir yedek kaleci bulmakta zorlanırken bizim 3 tane birbirinden iyi kalecimiz var, maşallah. Guti de Beşiktaş formasıyla ilk golünü attı. Hâla tam hazır değil, maç kondüsyonuna ulaşınca daha da etkili olacaktır. Yine de 4-0'lık sonuç kimseyi şaşırtmasın. Defansta uyum sorunu devam ediyor. Böyle küçük takımlara pozisyon veriyoruz değerlendiremeyebiliyorlar ama yarın öbür gün Avrupa Ligi gruplarında, derbilerde, ligin kalbur üstü takımlarıyla yapılan maçlarda rakip forvetler bu pozisyonları affetmezler. Aman diyelim.

Necip ayrı bir paragrafı geçen seneden beri hakediyor. Son günlerde moda deyiş olan box-to-box orta saha olayının birebir vücut bulmuş hali bu çocuk. Çocuk, çünkü 1991 doğumlu. Ama sanki 27-28 yaşındaymışçasına bir olgunlukta oynuyor. Defansta ön sezileri çok kuvvetli. Kimi zaman rakibe sertliğin dozunu kaçırsa da yiyeceği 1-2 kırmızı kart aklını başına getirecektir. Ofansta ise Guti çok büyük şans kendisi için. Guti'nin şu iki sene içinde etinden sütünden yararlanması lazım. Zaten akıl almaz bir oyun görüşü ve soğuk kanlılığı var. Bir de buna pas ve şut tekniğini eklerse tadından yenmez. Takımın 3. golünde Beşiktaş'ın çocuğu Nihat Kahveci ortaladı, Necip Beşiktaş'tır sloganından Necip kafayla Avrupa kupalarındaki ilk golünü attı. Quaresma transferi sonuçlanırken bir dedikodu vardı; Inter yöneticileri Necip için söz almışlar. İnanırım. Ki böyle giderse Necip'i Beşiktaş formasıyla 2 sene daha izleriz en fazla. Allah sakatlıklardan, nazarlardan korusun seni. Necip Beşiktaş'tır!

Şimdi gözler 3. torbadan çekeceğimiz Borussia Dortmund'da. Nyon'a gidecek Beşiktaş temsilcileri Allah'ınız varsa abdest alın da gidin...

Hiç yorum yok: